Samsunspor'un son dört karşılaşmada sadece iki puan toplayabilmiş olması, tüm camiada büyük bir hayal kırıklığına yol açtı.
Geride kalan dört haftalık periyoda baktığımızda, Keçiören deplasmanında sahada varlık gösterememize rağmen 1 puanla dönmek iyi sonuç diyebiliriz. Adana Demirspor maçında da hiçbir şekilde puanı hak etmedik, o da tamam.
Fakat Altınordu ve Giresun kayıplarının akla mantığa sığan bir izahı yok.
25 hafta boyunca kırmızı kart görmeyen takım, son iki haftada ikişer kırmızı kart görerek maçları 9 kişi ile tamamladı.
Rakip oyuncu kaleci ile karşı karşıya kalır, golü engellemek için düşürüp kırmızı kart görürsün, anlarız.
Olur olmadık pozisyonlarda rakibe tabanla dalarak veya küfür ederek kırmızı kart görüyorsan burada bir problem var demektir.
Aynı hatayı bir sonraki hafta da yapıyorsan, ya niyetinden şüphe edilir ya da takım içerisinde otorite boşluğu var demektir.
Sezonun en önemli maçında, liderliği ele geçirme şansın varken, şampiyonluk yolundaki en önemli rakibinle kendi sahanda oynuyorsun ve maçı 9 kişi tamamlıyorsun.
Altınordu deplasmanındaki skandaldan sonra bu oyuncuları kart görmeme noktasında dikkat etmeleri hususunda kimse uyarmadı mı? Eğer uyardıysa bu oyuncular teknik ekibi ciddiye almıyor mu?
Oyuncuları kart görmemeleri konusunda uyarması gereken konumda olan teknik direktör Ertuğrul Sağlam'ın ise bu sezon 3.kırmızı kartını görmesi dikkat çekici bir başka husus.
Tabiri cazise, Samsun'a beraberlik düşüncesiyle gelen Giresun'u 3 puan hediye ederek göndermiş olduk. Zira kalemize gelmeye ikinci kırmızı karttan sonra başladılar.
Sahada 9 kişi kalan bir takımın maçın son dakikalarında kontrataktan gol yemesi ise apayrı bir konu. 1-0 öne geçtiğimiz pek çok maçta bile skoru korumak adına geri yaslandığımız gerçeği ortadayken, bu karşılaşmada da beraberliği korumaya çalışabilirdik.
Samsunspor'da sahada kim oynamalı, hangi mevkide oynamalı tartışmalarından ziyade, bu bahsettiğimiz mental problemler ve otorite boşluğu sorunu daha öncelikli çözülmesi gereken konular olarak karşımızda duruyor.