11-Gerek Taliban ve gerekse FETÖ'leri her ne kadar Haricilere dayanıyor desek de iyi tahlil edildiğinde bunların Vahabilikten de bazı renkleri taşıdıkları görülür.

Sapık da olsalar bunların dayanakları dindir. O halde bu sorun bunlara ve gelecek nesillere doğru dini anlatmakla çözülür.

Üzerinde durmamız gereken nokta, bunların sapkınlıklarını tespit ederek, din eğitiminde gerekli atılımları gerçekleştirmektir. Diyanet ve ilahiyatlar yalnız yanlışları değil, bu yanlışların yerine, doğruyu ikame etme yol ve yöntemlerini de ortaya koymalıdır.

12-Gerek Talibanizm ve gerekse Gülenizmde din, siyasetin teorisi; siyaset de bir bakıma dinin pratiğidir. Bunlara göre yönetime hakim olmakla dini hakim kılmak arasında pek fark yoktur.

Bu nedenledir ki, bunlarda askeri liderlik ile dini liderlik birlikte tek elden yürütülme geleneği oluşmuştur.

Örneğin; tayin edilmiş yerel ve bölgesel imam geleneği bunu gösterir. Hava Kuvvetleri'ne ilahiyatçı, subayların bulunduğu askeri makamlara astsubay rütbeli lider(imam) tayini gibi hususlar oluşmuş bu geleneği ortaya koymaktadır.

13- Talibanizm ve Gülenizmde din algıları, önderlerinin telkin etmiş olduğu anlayışın ötesine geçmez.

Yegane ve dinin tek hakikati onların bu dinden anladıklarıdır. Bu anlayışla yola çıkanlar, kendilerini yönetim alanında en ehil görürler.

Bunlarda ehliyetin ölçüsü cemaate mensubiyettir. İslamda, 'ehliyet imandan önce gelir' kuralına göre kamunun işleri ehliyet esasına göre dağıtılmalıdır.

Bizler gördük ki kendilerinden insan bulamadıkları zaman kadroları boş tuttukları şayiaları ortalığı kasıp kavurmuştur. Duyumlarımıza göre bu alışkanlık hala diğer bazı cemaatlerde devam etmekteymiş.

14- Devleti yönetmede adalet anlayışları bu olunca amaç da ister istemez İslamdan uzaklaşmaktadır. İslam dışı yöntemlerle İslama ulaşmak zor ve hatta imkansızdır. Bu, zulüm ile adalet yapmaya benzer ki, mümkün değildir.

Zulüm ile adalet yapmaya kalkmak, devleti ele geçirmek için insanların ve daha başka değerlerinin heba edilmesini meşru hale getirir. Zulüm ile adaletin gerçekleşeceğine inanmak demek Afganistan'da Taliban, Suriye ve Irak'ta DAEŞ ve benzeri örgütlerce tarihte hiç görülmemiş gibi insanların yatırılıp (haşa) hayvanlar gibi boğazlanmasını ya da Türkiye'de milletin silahlarıyla milletimizin ve güvenlik güçlerimizin öldürülmesini meşru görmek demektir.

İşte bu insanlık ve dini(İslami) bir suçtur. Ama ne yazık ki, bu vahşi anlayış, söz konusu örgütlerce dinileştirilmiştir.

Felsefeyi, dini, sosyolojiyi ve psikolojiyi iyi bilen İLİM ADAMLARIMIZ tarafından bütün bulgular inceden inceye incelenmeli ve ' NEREDE YANLIŞ YAPTIK' sorusu içtenlikle ve doğru bir şekilde cevaplandırılmalıdır. Aksi halde bir yanlışla bir başka yanlışı düzeltmeye çalışmak olur ki, buzun üzerine yazı yazmanın ötesine geçemeyiz.

Devam umuduyla selam ve sevgiler…