Tarihte bazı olaylar, sonuçları itibariyle kıyamet sabahına kadar devam eder. Bu olaylardan biri de İkinci Viyana kuşatması sırasında meydana gelmiş ihanettir.

Osmanlı ordusu, geniş alana yayılmış ve kuşatmaya katılmışı ile birlikte yüz elli binin üzerindeydi. Avrupalı devletlerden gelecek dış yardım hariç Viyana kalesine kapanmış kent savunucuları ise on bin dolaylarındaydı.

Osmanlı ordusunun başında Sadrazam Kara Mustafa Paşa bulunmaktaydı.

Tarihler 11 Eylül'ü gösterdiğinde; Avrupalı güçler tamamıyla birleşip tek komutanlık altında savaşa hazırlanırken; Viyana Kontu da kalenin düşmesinin gün ve saat işi olduğu haberini gönderiyordu.

Avrupalı müttefikler, Viyana'nın düşmesinin ne anlama geldiğini biliyorlardı.

Orta Avrupa'nın kapısı Viyana, önemli bir stratejik konumdaydı.

Endülüs Müslümanlarının batıda pirenelerde yapamadıklarını yapacak ve İslamın güneşi Orta ve Batı Avrupa'ya yayılacaktı.

Kuşatma devam ederken, birkaç bin askerimiz ve her rütbeden de subayımız şehit olmuştu.

Kara Mustafa Paşa kentin teslim olacağı kanaatinde idi. Bunun için de beklemekteydi.

Bu gecikme hem mevsim ve hem de gelecek yardımlarla düşmanın hazırlanması açısından sakıncalıydı.

Nitekim de öyle oldu.

Düşman orduları, düşmesinin gün ve saatle ifade edilen kentin acil yardımına yetişme planları yapmaktaydı. Bunun en kısa yolu ise Türklerin elinde bulunan Tuna Köprüsüydü.

Köprüyü geçmeksizin Viyana'ya yardım yapmaları mümkün değildi. Köprünün yok edilmesi pahasına da olsa düşman birliklerinin geçirilmemesi görevi ordunun başkomutanı Kara Mustafa Paşa tarafından Kırım Hanı Murat Giray'a verilmişti.

Murat GİRAY ise, kendisine küçük komutan muamelesi yaptığına inandığı Kara Mustafa Paşa'dan nefret ediyordu. Giray, Kara Mustafa Paşa'dan intikam alma fırsatını yakaladığına inanıyordu.

Kanaatine göre ordu Viyana'da bozguna uğrarsa Kara Mustafa Paşa iktidardan düşer ve böylece intikamını almış olurdu. Giray'ın hesap edemediği bir şey vardı: O da Viyana'nın düşmesi durumunda Balkanlar'ın ve de Osmanlıların bütünü ile düşüp tarihin akışının değişeceği idi. Küçük bir nefsani tatminkarlığın sonunun böyle olacağını hesap edememiş ve düşman birliklerinin Tuna Köprüsü üzerinden bölük bölük geçişini köprüye bakan yüksek bir yerden atının üzerinden seyretmiştir.

Devamı yarın inşallah temennisiyle selam ve sevgiler…