n
nn Öteden beri karmaşık gelişmelerin olduğu Ortadoğu, yine bir tehlikeli gelişmenin eşiğinde bulunmaktadır. İsrail’in iki seferdir Şam’ı vurması ve bunu Suriye’nin savaş ilânı olarak kabul etmesi, zaten sıcak olan ortamın daha da ısınmasını ortaya koymuştur. Bu gelişmenin Obama’nın İsrail’i ziyareti ile ortaya çıktığı gerçeği inkâr edilemez. İsrail, başından beri doğrudan İran’a müdahale etmeyi kurgulamakla birlikte, Obama’nın bunu durdurduğu gerçeği ortadadır. Obama’nın Başbakanımız ile konuşması da bu olaylarla ilgilidir. ABD’nin yazdığı bir senaryo ortaya konulmaktadır. PKK’nın çekilme süreci, İsrail’in Suriye’ye karşı aldığı tavır, bu senaryonun parçalarıdır. ABD, İran ile olan ilişkilerini Suriye’nin hallinden sonraya bırakmıştır. İki cephede mücadele etmektense, birisini hallettikten sonra İran’a yöneleceğe benzemektedir. ABD doğrudan müdahale yerine, taşeron kullanmayı tercih eder. Muhtemeldir ki, ABD, Kandil’de toplanan PKK güçlerini de Suriye’ye karşı kullanabilecektir. Özellikle, Başbakanımızın son beyanları da, Suriye’yi; Türkiye, İsrail ve PKK kıskacına alma çalışmalarının sonucu olarak görülebilir. Şahsi kanaatim şudur ki, İsrail doğrudan Suriye’ye müdahale etmeyecektir. Ama, Suriye’nin muhtelif yerlerini yıpratma ve muhaliflere yardım açısından vurmaya devam edecektir. Eğer, Suriye yanılarak İsrail’e savaş açacak olur ise, kendi eli ile kendi sonunu hazırlayacaktır. Zaten, ABD’nin isteği de bu yöndedir.
nn Olayların bu şekildeki gelişmesine İran’dan ses gelmiş; İran, Suriye birliklerini eğitebileceğini ifade etmektedir. Elbette, İran sıranın kendine doğru geldiğini görmezden gelemez. Bu bakımdan kendi sonunu ne kadar geciktirebilir veya değiştirebilir. Bu husus bilinmediği gibi; olaylar ABD’nin kurguladığı biçimde olabilir mi? Bunu Allah bilir. Yalnız, ABD’nin İran ile ilgili olarak çalışmaları yürüttüğü açıktır. Fakat, zamanın gelmediği de ortadadır. Diğer enteresan gelişme ise, Irak’tan gelmiştir. Uzun süredir, Irak’ta Şii Başbakan Nuri el Maliki’ye karşı Sünniler tarafında yürütülen protestoların, Türkiye tarafından organize edildiği, Irak Savunma Bakanı Sâdun el Duleymi tarafından ifade edilmiştir. Son zamanlarda Türkiye’nin, Kuzey Irak’taki Bölgesel Kürt yönetimi ile iyi ilişkiler içinde olması, muhtemeldir ki, bu çıkışın sebebi olabilir. Uzun süredir, Kuzey Irak Kürt yönetimi ile Maliki’nin arası iyi değildir ve Kürt yönetimi İsrail ile iyi ilişkiler içindedir. Irak’a ABD’nin müdahalesinden sonra, İsrail’in 200 bin kadar Musevi Kürdü Kuzey Irak’a yerleştirmesi de bu gayeye hizmet içindir. Kürtler; İsrail ve ABD ile olan ilişkiler de bu yönde devam etmektedir. Tamamen küçük çıkarlar için, birçok şeyi heba etme alışkanlığı, Ortadoğu’ya has bir durumdur. Ortadoğu’da emelleri olan ülkeler bu anlayışı çok öncelerden beri bilmekte ve kullanmaktadır. Osmanlı İmparatorluğu’nun parçalanmasında, Ortadoğu’daki bu anlayış kullanılmıştır. 1700’lü yıllardan başlayarak, Osmanlıların Arapları sömürdüğü tezi ileriye sürülmüştür. Sonuçta, Araplar Türklere karşı kullanılmış ve Ortadoğu harita üzerinde sınırları çizilerek, suni devletler yaratılmıştır. Hala, Ortadoğu’daki ülkeler kendilerini sömüren Batılıların ne yaptıklarının farkında olmadıkları gibi, kendi aralarındaki problemler için Batılıları hakem olarak tanımaktadır. İslam dinini değişik tarikatlara ayırarak, birbirine düşman olan ve milli duygulardan yoksun, toplulukların istikbali, büyük balıklara yem olmaktır. Şu da gerçektir ki, Ortadoğu’daki mezheplerin çoğu da, Batılılar ve özelikle İngilizler tarafından kurulmuştur. Bu mezhepler birbirine düşmandır. Müslüman bir grubun bir Müslümanı öldürürken “Allah’ü Ekber” demesi; aksi durumda ise yine “Allah’ü Ekber” demesi benim cevabını bulamadığım sorulardandır. Birçok Müslümanın din kardeşliğinden bahsederek, birlik beraberlikten bahsetmelerinin temelinin ne kadar çürük ve mesnetsiz bir ifade olduğu ortadadır. Başta Türkiye olmak üzere, birbiri ile Müslüman kardeşliğine dayanan ve barış içinde yaşamlarını devam ettiren kaç ülke vardır? Bu soruya cevap vermek hemen, hemen imkânsızdır. Dünyada sadece kendi içlerinde, kendine göre yaşayan Müslüman cemaatler vardır. Bir bütünsellikten bahsetmek mümkün değildir. Bunun suçunu Batılara atamazsınız. Sebebi, İslamın şuurundan habersiz Müslümanlarıdır. Saygılarımla.
nn
n