Türkiye İstanbul seçimine kilitlenmiş durumda. İstanbul da seçim yapılmıştı. Yapılmıştı ama seçimi yapan YSK, 'Biz hata yaptık mı, yapmadık mı bilemiyoruz ama bizim istediğimiz sonuç çıkmadı. Bu kesin. İktidar sonucu yok say dedi. Biz de önce geçersiz oyları geçerli yaptık olmadı. Saydık saydık bitmedi. Bulduk buluşturduk dolmadı. Bir kısım oyları attık, olmayan oyları kattık sonuç değişmedi. Yine de hata yapmış olabiliriz diye düşündük ve bundan emin olduk. Öyleyse hadi bir daha seçim yapalım' dedikten sonra; Türkiye yeniden yapılacak olan, İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanlığı seçimlerine kilitlendi.
Vatandaş işsiz. Olsun. Mutfak yanıyor. Yansın. Önemli değil. Terör can alıyor. Vatan sağ olsun.
Birileri için önemli olan İstanbul. Birileri için vatan demek İstanbul demek. O nedenledir ki, İstanbul'da yeniden seçim var, seçim… İktidar ve ortakları diyor ki: İstanbul Belediyesi düşmemeli. İstanbul düşerse vatan düşer. Başkanlık sorgulanır. İstanbul elden giderse ölürüz biteriz, yok oluruz. İstanbul… Ah İstanbul… Vah İstanbul…
İstanbul demek: İmar-rant… İhale-para… Ulufe-yandaş… Demek.
Uzatmayayım.
Şimdi seçim tekrarlanacak. Şimdi adaylar sahne aldı. İstanbul seçimi ülkeyi böldü. Herkes taraf. Herkes biz alırız iddiasında.
İddialı iki aday. İkisi de çalışıyor. İkisinden biri kazanacak. Bu kesin mi? O bile belli değil. Adaylar yorgun ama iddialı. Devlet adaylardan birinin yanında. Devletin uçakları, helikopterleri, deniz ulaşım araçları… Billboardlar, raketler, %95 medya, %90 TV'ler, gazeteler, haber siteleri emrinde. Yerleşen anlayış bile adil değil. Hepsi de ona hak zaten. Diğerinin uçak kiralaması bile ayıp… Hatta yolsuzluk? Üstelik o; (tırnak içinde söylüyorum) Türk bile değil. O kazanırsa İstanbul Pontus olacak. İstanbul Türkiye'den kopacak.
Aman haaa. Sakın haaa…
İki aday Pazar günü saat 21.00'de TV'de tartışacak. İkisi de projelerini anlatacak.
'Ben bu işi daha iyi yaparım diyecek.' İkisi de oy isteyecek.
Ama boşuna. Bu iş bitti. Tartışmanın seçmen üzerinde hiçbir etkisi olmayacak.
Çünkü İstanbullu kararını çoktan vermiş. Kime oy vereceğini çoktan belirlemiş. Gerisi boş.
'Her şey çok güzel olacak' önde görünüyor.
TV programı bir şey değiştirmez, birilerini tatmin eder o kadar.