n

n

n

n

n Türkiye’nin en önemli davası “eğitim” dir.

n

n Tevhid-i Tedrisat Yasası’ na “ göre, bu eğitim devletin kontrolü altındadır. Bu konuda özel sektörün bir tercihi söz konusu değildir.

n

n Devletin tekelinde olan “eğitimin” bir parçasını ve hatta en önemli bölümünü üniversitelerimiz tamamlamaktadır.

n

n İlk ve ortaöğretimdeki eksikleri aslında üniversitelerimiz tamamlamalıdır.

n

n Her yıl, anadilini doğru yazamayan ve konuşamayan kitle halinde milyonlarca liseli ordular üniversitelere hücum yapmaktadır. Giderek keyfiyetten uzaklaşan ve sıradanlaşan üniversitelerimiz, öğrenci olarak kaydettikleri gençlerimizin eksiklerini giderici hazırlık sınıfları oluşturabilir.

n

n Anadilini doğru yazamayan ve konuşamayan bir gencin ilmi çalışma yapması ve kendi medeniyetini inşası mümkün olur mu?

n

n Türkiye’nin ekonomik ve kültürel kalkınmasını sağlayacak kadroları yetiştirmek hükümetlerin olduğu kadar üniversitelerimizin de sorumluluğundadır.

n

n Türkiye, Cumhuriyetten bu tarafa yeni bir medeniyet sentezleme çabasındadır.

n

n Ancak bu yeni medeniyet sentezimiz, eskisini terk etmeyi değil, yaşadığımız çağın değerlerini kendi öz değerlerimizle harmanlamayı gerektirir. Bunun için de üniversitelerimize büyük görevler düşmektedir.

n

n Milli ekonomi, milli kültür ve milli eğitim ancak milli kadrolarla oluşur.

n

n Sadece geçmişi öğretmekle, bugünü öğretmek arasında fark yoktur, ikisi de körlük meydana getirir.

n

n Tabir yerinde ise şairimizin ifadesiyle ,”Kökü mazide ati” kadrolar yetiştirmek Milli Eğitimimizin ve üniversitelerimizin amacı olmalıdır.

n

n Türkiye’nin yeni medeniyet inşasını gerçekleştirecek kadrolar , “yereli ve evrenseli” birarada tutabilen kadrolar olmalıdır.

n

n Oysa bu hedefi , ne Milli Eğitimimiz ne de üniversitelerimiz gözetmektedir.

n

n Havanda su dövmeye devam ediyoruz. Bu imkanların hesabını veremeyeceğimizi düşünüyoruz.

n

n İşimizin zor, yükümüzün ağır olduğuna inanıyoruz.

n

n Selam ve sevgi ile…

n

n

n

n GÖZLEM

n

n H. Mustafa GENÇ

n

n [email protected]

n