Türkiye'de gerek ortaöğretim ve gerekse yükseköğretimde nedense eğitime değil de hep sınavlarına odaklanılmaktadır.
Bu durum, eğitimin sorunlarının çözümünü ötelemektedir.
Ortaöğretime geçiş eski sistemi TEOG'a paralel olarak YÖK tarafından da yüksek öğretime intikal / geçiş sistemi değiştirilmiştir.
YÖK tarafından değiştirilmiş üniversiteye geçiş sınavının önce adı, sonra da kendisi değiştirilmiştir.
Belirtmekte yarar vardır ki, getirilmeye çalışılan sistem 30 yıl öncesi ile Kemal Gürüz sisteminin karışımından meydana getirilmiştir.
Bunun için de ciddi endişeler taşıyoruz.
Şöyle ki:
1-Sınavın birinci oturumunun temel dayanağı Türkçe- Matematik ağırlıklı olacaktır.
Bu durumda Fen Lisesi dışındaki okul öğrencilerinin mağdur olması söz konusudur.
Bu da 28 Şubat'ın yeniden horlatılması sonucunu doğurur. Zenginin çocuğu okusun, fakirinki ise okumasın anlamına gelir.
Bu uygulamanın bir başka sonucu ise İmam Hatip okulları ile meslek liselerinin tasfiyesi olacaktır.
Ayrıca öğrenci, öğretmen ve kurum(okul) zayıflatılıyor, dershaneler, özel okullar ve özel öğretim güçlendiriliyor. Fakir çocuklar sistemin dışına itiliyor.
2- Sınavın ikinci oturumda sözel bölümler için sorulacak sorular arasında tarihten, din kültüründen, psikolji ve felsefeden söz edilmemektedir.
Bunun en önemli sonuçlarından biri MEB' de çalışan tarih, felsefe vb. gibi öğretmen kadrolarında norm fazlası öğretmenlerin ortaya çıkmasıdır. Atıl kalacak(norm fazlası) bu öğretmenlerin durumu ne olacaktır? Ortaya çıkan mağduriyetler nasıl giderilecektir?
Bu branşların öğretmenlerinin sınıflarda ders yapmaları zorlaşacaktır. Din Kültürü dersleri etkili olması için sınavlarda soru konulmuştur. Şimdi de çıkarılmak istenmektedir.
Hangi gizli el bunu başarmıştır? Daha şimdiden öğrenciler tarih dersi yapmamaları için idarecilere başvurmaya başlamışlardır bile… Devam umuduyla selam ve sevgiler