Yeni atamalar malumunuz. Kimilerinin yeri değişmiş, kimilerinin de unvanları.
Biz ne siyasetçiyiz ne de tayin etme mevkiinde bir yöneticiyiz. Günlük yazan bir yazar olarak yeterince gündemi bile takip edemiyoruz.
Sabahleyin gittiğimiz imam-hatip okulu inşaatından akşam toz toprak içinde evimize dönüyor, gelip bulan hastalığımız için vakit ayırıp doktora bile gidemiyoruz.
Bir yüzü nimet, diğer bir yüzü felaket olan telefonlarla işimizi görmeye çalışıyoruz.
Mevzuatla ilgili bir konuyu öğrenmek üzere bir arkadaşımıza telefon ettik. Selam verdik ve hal-hatırdan sonra da öğrenmek istediğimiz sorumuzu sorduk.
İlk cevabı ne olsa beğenirsiniz? Büyük bir öfke ile, “yeni müdürleriniz bilir” olmuştur.
Önce şaşakaldım. Sonra da kendimi toparlayarak ,” hayrola……..Bey “ dedim. “Ben ne siyasetçi ne de müdür tayin eden bir yöneticiyim, ben, vatandaşın bir sorununu çözmek amacıyla telefon ettim, yapacağın iyilikle kişisel hesabını niye karıştırıyorsun” dedi isem de bir türlü dinletemedim.
Bizler milli eğitime gelirken öğretmen olarak geldik. Bir kısmımız mevzuatı hafızlayarak Milli Eğitim’in isteği doğrultusunda sınava girdik ve müdür olduk. Müdürlük asli değil arızi bir görev ve unvandır.
Arkadaşım “sınavla (yani mevzuat hafızlığı ile) müdür olduğunu” söylüyordu. Devlet, müdür yaptığı adamları görevden alırken onları müdürlük parasal imkanlarından mahrum bırakmadı.
Buna rağmen hukuksuzluk varsa mahkemeler oradadır. Haklarını arasınlar ve alsınlar. Bizler de sonuna kadar mazlumların yanındayız. Yapılması lazım gelen her şeyi mazlumlar için yapmaya hazırız.
Ama millete hizmeti müdürlük unvanından ibaret gören ve bunu bahane ederek yeni verildiği görevde işini yapmayan ve bize yapıldığı gibi bir sorunun dahi cevabını verme tenezzülünde bulunmayan gerici zihniyete de sonuna kadar karşıyız.
Bunu bahane edenler, görev yapmamak suretiyle hükümetten intikam almaya çalışanlar ve hatta bilgisini ve becerisini esirgeyerek vatandaşı mağdur edenler aslında kendilerini mağdur ederler.
Yarın huzur-u ilahide bu milletin her bir ferdinin elini hak için yakalarına uzandığında ne yapacaklarını düşünsünler. Şahsıma cevap vermeyen beyefendi dahil olmak üzere herkes düşünsün.
Bu milletin hakkını yiyenlerin “abad” oldukları hiç görülmemiştir.
Beyler, bu işler yalnız namaz ve oruçla olmuyor. Selam ve sevgi ile…