Miladi yılın dönümünden söz ediyoruz.
Müslümanlar için yalnız Hicri yılbaşı vardır diyenler olabilir.
Oysa Osmanlı yönetiminde Hicri takvimden ayrı olarak Rumi takvim kullanılmıştır.
Nedeni ise dünya sistemine entegrasyondu.
Bugün de Müslümanlar olarak entegrasyon adına Rumi değil de Miladi takvim kullanmaktayız.
Müslümanlar, Miladi yılbaşı kutlamalarına alternatif geliştiremeden, 'Hıristiyanlık' adeti olarak algılayıp tepki koymuşlardır. Müslümanlar, her şeyde olduğu gibi bu konuda da başarılı olamamışlardır.
Müslümanlar tepki olarak yılbaşı Milli Piyango bileti almamış, yılbaşı kutlamalarına katılmamış, evinde özel bir eğlence düzenlememiştir.
Ama bu tepkiler kendi kuşağı ile sınırlı olmuş, bunları bir kültür ve İslami gelenek olarak gelecek kuşaklarına taşıyamamıştır.
Hepimizin tanık olduğu gibi tüm İslam ülkelerinde yılbaşı kutlamaları için özel programlar yapılmıştır. Kaçınılmaz şeklinde yapılmış söz konusu eğlence programları bizlere farklı şeyler hatırlatmaktadır.
İnanç bazında olmasa da kültür ve yaşam açısından bayağı Hıristiyanlaştırılmış bulunuyoruz. Diyanet'in hutbeleri ve vaizleri sanki okunmamış ve yapılmamıştır.
O kürsüleri patlatanlar ve mimberleri yıkanlar boşuna mı patlatmış ve yıkmışlardır acaba?
Yanlış, bunun neresinde?
Ya da şeytan bunun neresinde?
Dünya sistemine entegrasyon adına oluşturulmuş bu yılbaşı kültürünün inanç, psikolojik ve sosyolojik temelleri birileri tarafından araştırılmalıdır.
Kürsülerden ve mimberlerden hamasi nutuklar bu işi çözemiyor.
Allah için bunu yapacak kişi ve kurum arıyoruz.
Yoksa çok yakın bir zamanda yılbaşı kültürü ülkemizi ve çocuklarımızın bilincini işgal edecektir.
Selam ve sevgi ile…