SONSUZA KADAR ANNESİNİN MAVİ GÖZLÜ PAŞASI
ŞEHİT ASTSUBAY İSTİHKAM TEKNİSYEN KIDEMLİ ÜSTÇAVUŞ İLHAN HAMLI
BİR KARDEŞ
UNUTMADIK UNUTMAYIN UNUTTURMAYIN
31. YILINDA PAMUK GEÇİDİ ŞEHİTLERİMİZİ ANIYORUZ
18 Nisan 1992 -18 NİSAN 2023
8.BÖLÜM

Şehit acısı her yanınızı acıtıyor, vücudunuzu parçalıyor ,ciğerlerinizi patlatıyor nefes aldırmıyor zor bir yola giriyorsunuz. En sonunda ateşin sadece düştüğü yeri yaktığını yaşayarak öğreniyorsunuz. Sizin babanız ,sizin evladınız, sizin kardeşiniz ,annesinin mavi gözlü paşası bir daha hiç gelmiyor. İşte o zaman onu sonsuzluğa uğurladığınızı , o yolculukta ki en yakın tanık olduğunuzu hatırlıyor ve irkiliyorsunuz. Camii Hocası şehitlerle ilgili herhangi bir konuşma yapmadan helallik isteyerek dört şehit astsubay için sırasıyla er kişi niyetine, niyet ederek cenaze namazlarını kıldırdı. Camii asker, sivil mesai gününde çok kalabalıktı. Camii avlusundaki musalla taşından askerler tarafından omuzlara alınan Türk Bayrağına sarılı şehitlerin naaşları son bir kez Kars sokaklarında büyük bir hüzünle taşındı. Cenazeye katılan şehitlerin silah arkadaşları son derece üzgün ve son derece kızgındı. Yakın silah arkadaşlarını kaybetmişlerdi bu yüzden çok üzgündüler . Gerçekten çok Kızgındılar ama öfkelerine hakimdiler. Kars tümden ayakta ,Kars tümden tepkiliydi. 4 vatan evladını, 4 misafirini Serhat şehrinde koruyamamanın ezikliği altında Kars halkının PKK'ya tepkisi gerçekten göz dolduruyordu. Askerlerimizi alkışlıyorlardı.

20 Nisan 1992 günü Kars için sıradan bir gün değildi. Hüzün ,acı ve gözyaşı arasında büyük bir koşuşturma yaşanıyordu .Yakın silah arkadaşlarını ,can dostlarını ,kardeşlerini hain bir pusuda kaybetmişlerdi. Bu yüzden çok üzgündüler. Gerçekten çok kızgındılar ama öfkelerine hakimdiler. Şerefsizlerin ,alçakların ,kalleşlerin ,hainlerin tuzağına düşüp sağa sola saldırmıyor ,kimseye en küçük bir zarar dahi vermiyorlardı.18 Nisan 1992 günü 4 genç astsubaya uygulanan vahşeti unutmamak ve unutturmamak için tarihe not alıyorlardı. Karmakarışık bir duyguyla ,takip ettikleri şehit silah arkadaşlarının Türk bayrağına sarılı naaşlarını memleketlerine uğurlamak için çıktıkları bu yolda bir süre sloganlar eşliğinde hüzün konvoyuna eşlik ettikten sonra şehit arkadaşlarının yakınlarıyla birlikte Kars Valiliği önünde 4 şehit astsubayın cenaze töreni için hazırlanan alanda yerlerini asker sivil katılımcılarla birlikte almışlardı. Herşeyin kontrolü zamana bırakılmıştı .Adeta zamanla yarışılıyordu.

Kars valiliği önündeki mahşeri kalabalık ,Kars'ın pek alışık olmadığı bir kalabalıktı. Asker sivil her kesimden çok sayıda insan vardı. Herkes ne istediğini ya da ne istemediklerini çok iyi biliyordu. Gelinen nokta sözün bittiği yerdi. Sözün bittiği yerde şehit acısı yaşanıyordu. PKK terör örgütünü sevindirmemek için herkes dimdik ayaktaydı. Ateşin düştüğü yerden yükselen "Vatan canım sana feda " sloganlarıyla sadece Kars değil bütün Türkiye inliyordu. O yıllarda cep telefonu ve sosyal medya henüz kullanılmadığı için kimse Kars Valiliği önünde yapılan cenaze törenini çekip canlı yayın yapma derdinde değildi .Kimsenin elinde acıyı kayda alan bir cep telefonu yoktu. Herkes yaşananları kendi hafızasına kaydediyordu. Bu PKK vahşetinin bir yaşam hakkı ihlali ve yargısız infaz olduğunu dillendirmiyor, basın açıklaması yaparak kamuoyuna duyurmuyordu. Halbuki bu olay bal gibi bir yaşam hakkı ihlali ve yargısız infazdı.4 genç güzel astsubayımız sivil kıyafetli ve silahsız oldukları halde PKK'lı cellatlardan oluşan bir grup tarafından Pamuk geçidinde vahşice katledilmişlerdi .Buna yaşam hakkı ihlali demeyen sözde insan hakları savunucuları Güvenlik kuvvetlerinin operasyonunda teslim olmayan ,güvenlik kuvvetlerine bomba yağdırıp çatışan silahlı PKK'lı teröristlerin etkisiz hale getirilmelerini yaşam hakkını ihlal ve yargısız infaz olarak duyurmaları maksatlı ve provakatif bir girişimdir. Oysa ki yaşam hakkı insanların mesleklerine göre belirlenmez, herkes insan olduğu için yaşam hakkına doğuştan sahiptir. Her kim buna yasal olmayan bir şekilde müdahale ediyorsa bu yaşam hakkının ihlalidir. TSK mensupları da insandır ve en temel insan hakkı olan yaşam hakları onlarında vardır.

Kars Valiliği önünde gerçekleşen şehitlerin veda törenleri uzun sürmedi. Törene katılanlar hamaset nutukları da atmadı. Gerçekten herkes çok üzgündü. Şehitlerin özgeçmişleri okunup ,saygı duruşu sonrası şehitlerin naaşları memleketlerine uçakla gönderilmek üzere ambülanslara yerleştirildiler Şehitlerin yakınlarından Kars'a gelenler ise tören sonrası askeri araçlarla Kars havaalanına götürüldüler. Cenazelerin konulduğu ambülanslar bekleme yapmadan Kars Havaalanına eskort eşliğinde götürüldüler . Kars Havaalanında geldiğimiz noktada Havaalanı pistinde tek bir uçak vardı. Türk Hava Kuvvetleri Komutanlığı Kargo uçağı devasa görüntüsüyle Kars Havaalanı pistindeki yerini almıştı. Şehit cenazelerini Kars Havaalanına taşıyan ambülanslar uçağın kıç kısmına yanaşarak sırasıyla askerlerin omuzlarında alınan şehit astsubayların Türk bayrağına sarılı naaşları uçaktaki yerlerine kadar götürülüp uçak personeli tarafından tabutlar sıkıca bağlanarak kaymaya karşı uçaktaki yerlerine sabitlendiler. Bütün bunlar uçağın bagaj bölgesine yaşanırken ,uçak personeli tarafından şehit astsubay ilhan Hamlı'nın 6 yaşındaki kızı ,annesi eşi ,babası ve ağabeyi uçaktaki oturacakları yerlere alındılar Şehit astsubay ilhan Hamlı'nın 6 yaşındaki kızı,eşi, annesi kokpite alındılar babası ve ağabeyi uçağın gövdesindeki seyyar koltuklara yerleştirildiler. Aynı şekilde diğer şehitlerin yakınları da uçaktaki yerlerini aldılar. Saat 14:00 geçiyordu. Havaalanına gelen askeri erkan, başta dönemin Kars 14 ncü Mekanize Piyade Tugay Komutanı olmak üzere yakın silah arkadaşları ,askeri uçak motorlarını çalıştırıp pistte ses duvarını aşarak yol almaya başladığında asker selamı vererek silah arkadaşlarını büyük bir hüzünle memleketlerine uğurladılar. Şehitlerin yakınları ilk kez bir askeri kargo uçağı ile yolculuk yapıyordu .Şehitlerin yakınları üçüncü gün yorgunluğu altında eziliyordu ama onları ayakta tutan çok sebep vardı. O sebeplerin en başında şehitlerini memleketlerine götürüp rahat ettirmek vardı. PKK'lı hainleri sevindirmek güzel bir şey değildi. O yüzden dik durmak zorundaydılar .

Hava Kuvvetleri Komutanlığına ait askeri kargo uçağı Samsun istikametine rotası ayarlamış büyük bir acının altında belki de son yıllarda taşıdığı en ağır yükü taşıyordu. Maalesef ki şehit cenazesi en ağır yük. Şehit acısı gibi acı yok çünkü. Çok ağır! Dev kargo askeri uçağı bulutları yırtan görüntüsüne rağmen gökyüzünde sanki hiç ilerlemiyordu . Uçağın gürültüsü kulakları parçalıyordu ama kimse şehit acısından başka bir şey duymuyordu. .Zor bir yolculuk ,Uçak kalkışta hava durumuna göre kendisine iki rota belirlemişti. Uçağın ilk rotası Samsun'du ikinci rotası ise Ankara idi. Yedek rotası ise Merzifon Askeri Hava üssü idi.Küçük bir çocuk babasının ve babasının şehit silah arkadaşlarının Türk bayrağına sarılı cenazeleri ile birlikte annesine sarılmış herşeyi unutmak istercesine uyku halinde uçuyordu ,bu büyük bir talihsizlikti. Şehit çocuğu olmak maalesef böyle bir şeydi. Şehitlik ünvanını taşımak için sadece şehitlerimiz değil, yakınları da çok ağır bedeller ödüyor.

(Devamı yarın)