Cumhuriyetten sonrası yetişen aydınlarımızı bir bir kaybediyoruz .
En son, masa ve muhabbet adab-ı muaşereti duayeni Aydın Boysan'ı ve 'ben tüccar değilim, eğitimciyim!'diyen Mahmut Hoca(Münir Özkul)'u kaybettik…
Yerlerine ise yenileri yetişmiyor ne yazık ki. Çünkü,özellikle 50'li yıllarda başlayıp 80'lerde doruğa ulaşan; yazar,çizer,düşünür, sanatçı,gazeteci… kıyımı aralıksız sürüyor.Bu ülkede yazar, gazeteci, aydın olmak,düşüncelerini korkusuzca ortaya koymak,bedel ödemeyi gerektiriyor.Bu kimi zaman,hapis,kimi zaman sürgün,bazen de ölüm olabiliyor!..
90'lı yıllarda karanlık emellerin maşaları tarafından katledilen, Uğur Mumcu,Bahriye Uçok,Turan Dursun,Ahmet Taner Kışlalı,Çetin Emeç…gibi aydınların ortak yanı da ülkemizin daha aydınlık,çağdaş,demokratik,bayındır bir ülke olmasıydı.
Onların yazdığı yazılardan oluşmuş Cumhuriyet Kitapları arasında çıkan seçkiyi okuyorum.
Ankara Üniversitesi İlahiyat fakültesinin ilk kadın öğretim üyesi ve senatör Bahriye Uçok;Mekke'in fethi sırasında Hz.Muhammet'in kadınların görüşünü de aldığını;ancak,sonradan gelen hiç kimsenin bunu devam ettirmediğini,İslamın ilk dönemlerinde nikahın iki taraf arasında şahitler huzurunda imama ihtiyaç duymadan yapılan bir akit olduğunu,müftülere nikah kıyma yetkisi verilmesinin 1981 yılında meclise diyanet tarafından teklif edildiğini,Ortaçağda Müslümanların saç ve sakallarını boyadıklarını,hatta Hz.MuhammeT'in saçları omuzlarından aşağı olduğundan onları dört örgü halinde bulundurup kına kına ve çivit otu boyasıyla boyadığını,buna rağmen1967 yılında 'devlet haysiyetinin korunması için' 'uzun saçlı,favorili ve mini eteklilerin' para ve hapis cezası ile cezalandırılmasını öngören bir kanun teklifi verildiğini,Mecliste 'Tevhidi Tedrisat Kanunu'nun adım adım nasıl aşındırıldığını okuyoruz.
Hz.Muhammet'in,'Eğlenin,oynayın;çünkü,dinimizde kabalık,katılık görmekten hoşlanmam.' ve'Müftüler sana fetva verse bile,sen önce kendinden al fetvanı.'diye buyurduğunu da aktarıyor 6 Ekim1990'da evine gönderilen bombalı kitap paketiyle katledilen Bahriye Uçok…
Okurken bir kez daha saygı duydum…