O anne gerçek bir şehit annesi. Yaşının ilerlemiş olması vücudunun güç kaybı, gözlerinin ferinin sönmüş olması yüreğindeki özlemi ve şehit acısını hiç azaltmamış. Büyük bir özlem ve tarifsiz bir acı her yanını kuşatmış. Onun için hiçbir bayramın tadı yok. O bayramları tadında yaşamasa da bayramlar hayatın akışına uygun şekilde yaşanıyor.
Bayramları kimi tatil, kimi bayram tadında yaşarken, yüreğinin bir yanı hep yaralı olan o acılı anne bu bayram da yine şehitliğe, şehit evladına koştu. Onu şehitliğe yakınlaştıran her adımda dua, özlem ve acı vardı. Tanıdık, tanımadık simalarla selamlaşıp şehit evladının mezarına ulaşan o şehit annesinin titreyen elleri evladının mezar taşına dokundukça yüreğimin dayanmakta zorlandığını hissettim. Açık ve net bir şekilde yüreğim dayanmıyordu. İki evladından biri kara toprağın kara bağrında yatıyor, biri ise yanı başında ona destek oluyordu. Yüreğim bu yüzden dayanmadı. Kaç bayramdır tekrarını yaşadığımız şehit acısının altında ezilmeye devam ediyorduk. O acılı annenin, o acılı kardeşin adının ve hangi şehitlikte olduklarının hiçbir önemi yok. Bütün şehitliklerde yaşanan aynı kaderin ve aynı acının tekrarı değil mi? Özlüyorsunuz, üzülüyorsunuz ama şehit yakını olmanın buruk bir tadını da yaşıyorsunuz. Bu yüzden şehit yakını olmanın gururu, onuru içerisinde hareket ediyorsunuz. Ama yükünüz hep ağır oluyor, zaman zaman çok ezildiğiniz hissine kapılıyorsunuz. Bunu en çok bayramlarda hissediyorsunuz. Bayramlarda şehitliklerdeki şehit annelerine tanıklığınız ister istemez canınızı acıtıyor. Çünkü insansınız duygularınızı ne kadar frenleyebilirsiniz, ne kadar dik durabilirsiniz?
Bazı anlarda insan çok dayanıksız oluyor, durup dururken yüreğiniz sızlamıyor! O şehit annesinin bir bayram sabahı evladının mezarını ziyaretinde evladının mezarını öpüp koklarken söylediği sözler taşı bile eritir. 'Hadi kalk evladım evimize gidelim, bu bayramı da evimizde geçirelim. Hadi kalk evladım ne olur evimize gidelim…'
Bu sözlere tanık olup yüreği sızlamayan biri olur mu? O şehit annesinin bayramda şehit evladına adeta yalvararak evladını eve götürme isteğini kim nasıl anlar, kim nasıl yorumlar bilmiyorum. Bu ve benzer diyaloglara şehitliklerde tanık olmaya devam ediyoruz. Bu tanıklığın neresindesiniz bilmiyorum, ama ben bir şehit yakını olarak her an yanında ve içindeyim. Gerçekten zor ve duygu dolu bir tanıklık. Yaşadığımız bu coğrafyada buz gibi bir mezar taşını anne sıcaklığı ile kucaklayan şehit anneleri tarihe not düşmeye ve bedel ödemeye devam ediyorlar. Onların ödediği her bedel her şehit annesini vatan yapmaya devam ediyor. Şehit annesi sadece acı ve gözyaşı değil, vatan ve bayrak demektedir. Bunu unutmuyoruz, bunu unutursak hem şehitlerimizi hem de onların acılı annelerini üzeriz. Buna hakkımız yok. Onların kahraman evlatları sayesinde biz bayramlarımızı huzur içerisinde ve bayram tadında yaşıyoruz. Ama onlar öyle mi onlar sürekli bedel ödemeye devam ediyorlar, bayram gelince acıları daha çok artıyor.
Bayramları bayram tadında yaşayan evladının sıcak tenine anne şefkati ile dokunan, saçlarını okşayan, evladının çocuklarını seven anneler babalar ağzınızın tadı bozulmasın yüreklerinize evlat acısı düşmesin. Bayramları doya doya yaşayın ama bu ülkede ödenen bedellerin de kim tarafından niçin ödendiğini aklınızın bir tarafına not edin. Bir şehit annesinin, bir bayramda şehit evladı ile neler konuştuğunu, şehit evladına nasıl yalvardığını hep aklınızda tutun, kadir kıymet bilin. Şehit annesi vatandır, vatanınızın kıymetini bilin.