n

n
n Bayram sabahı, Atatürk Anıtı na sunulan çelenklerin sayısı azaldığı gibi şimdi bayram yerlerinin duyarlı insan kalabalığı, anılarda kalmaya başladı bile... Nerede eski bayramlar diyen, görmüş geçirmiş insanların sitemlerine biraz alınırdım eskiden. Ama haksızlık yapmışım onlara. 30 Ağustos Zafer Bayramı, bu kadar sahipsiz bu kadar öksüz bırakılır mı?
n
n
n
n Bu vatan böyle kurtuldu demek için bayram yerlerine koşmalıydık. Maalesef 30 Ağustos u tatil günü kabul eden birçok insan, bir iki saatini 30 Ağustos Zafer Bayramı na ayırmadı. Elbette bayram yerlerine koşan duyarlı insanlar vardı ama çok azdılar... Bu bir duyarsızlık bu bir vefasızlık değil mi? Ulusal Kurtuluş Savaşımızın hatırlandığı ve herkese hatırlatıldığı bu günde bize zaferler armağan eden askerlerimizle gurur duymak hepimizin hakkıydı. Tören adımı ile yürüyen askerlerin yürüyüşlerini izlemek, onları alkışlamak istemez miydiniz? Bayramlar yükmüş gibi gösterilmeye başlanınca; biraz duyarsızlaştık galiba. Bu yüzden bayramları bayram havasından kopuk kutlamaya başladık. Gözbebeğimiz askerleri bayram yerinde yalnız bıraktık. Buna bayram kutlaması denirse, evet bayramı kutladık. Millet olmadan bayram nasıl kutlanırsa biz öyle kutladık.
n
n
n
n Bayram yeri güvenlik noktasında polis aramasından geçip bayram yerine ulaşmak mutlu etmese de gerekli olduğu için hepimiz katlandık. Duyarlılık gösterip bayram yerine koşanlar, kendilerini rahatsız eden bu aramalara rağmen bayram yerinde olmanın gururunu yaşadı. Çok uzun sürmeyen kısa kısa sunulan resmi geçit; her şeye rağmen güzeldi, her şeye rağmen yürüyüş sonrası askerlerin şehitler ölmez, vatan bölünmez sloganı, anlamlı ve gurur vericiydi. Sessizliği başka ne bozabilirdi ki! Doğrusu 30 Ağustos Zafer Bayramı, büyük bir zafer öyküsüydü anlayanlar için... O zafer öyküsünde Atatürk, silah arkadaşları ve Türk milleti vardı. Sırtında cepheye cephane taşıyan nineler varını yoğunu, sofrasındaki ekmeğini düşmana karşı savaşan askerlere gönderen yoksul insanlar vardı. Bunları görmemek, bunlara duyarsız kalmak, vatan toprağındaki düşman çizmesinden rahatsız olmamak; mümkün mü?
n
n Özgürlüğümüzü, bağımsızlığımızı bize veren 30 Ağustos Zafer Bayramı, sessiz sedasız kutlanır mı? Bu günü tatil, yan gelip yan yatma günü kabul etmek olur mu? Eğer bu vatanın nasıl kurtulduğunu, bu devletin nasıl kurulduğunu bilmezsek; neyin değerini biliriz ki? Bu yüzden değil mi, bunca vefasızlık, bunca duyarsızlık... Bayram yerlerini bayram sabahı boş görmek zoruma gidiyor, üzülüyorum. Değerini bilmediğimiz birçok şeyin ne kadar değerli olduğunu anlayınca, onları kaybetmiş olabileceğimizden korkuyorum. Onlar bu zaferi bizim için kazandı. Bu zaferi kazanmak için ya şehit ya gazi oldular. Biz ise bayram sabahı birçok şeyden uzak durmayı tercih ettik. Bayram böyle mi kutlanır? 30 Ağustos neden Zafer Bayramı dır? Bunun manasını bilmezsek, Ulusal Kurtuluş Savaşımızı unutursak; 30 Ağustos sabahı bayram yerinde olmak yerine uyumayı tercih ederiz. Oysa ki bu vatanı bize emanet edenler dondular, yollarda öldüler, her şeylerini kaybettiler ama bu vatanı kurtardılar, bu zaferi bize bıraktılar. Hiçbir şey yokken çok şey bıraktılar. Onların bıraktığı 30 Ağustos Zafer Bayramı nı kutlarken bunları hatırlamamak olur mu? 30 Ağustos Zafer Bayramı, 2012 yılına geldiğimizde daha ileride olması gerekirken bu kadar geride bırakılmamalıydı. Bu bayram başka bayramlar gibi değildir. Ben payıma düşeni yaptım demelidir her insan... Evet ben payıma düşeni yaptım. Eşim ve oğlum ailece bayram yerinde tören alanındaydık. En azından bunu yaptık. Uyumadık, uykuyu tercih etmedik. Bayramı kutladık. Çakı gibi giyinmiş askerleri tören yürüyüşünde alkışladık, hepsiyle gurur duyduk. Ama üzüldük de bu bayram bu kadar sahipsiz bırakılmamalıydı.
n
n
n
n Evet biz de Samsun da 30 Ağustos Zafer Bayramı nı kutladık. Bu konuda farklı görüş ve düşünceler olabilir. Hava çok güzel olmasına rağmen bayram yerinde maalesef büyük bir kalabalık yoktu. Bayram havasını ne kadar yakalayabildik ne kadar bayram havası hakimdi? İşte bütün bunlar tartışılır. Ama ben 30 Ağustos Zafer Bayramı havasını hep içimde yaşatıyorum ve yaşıyorum. Buna kim dur diyebilir ki? Bu vatanın kolay kurtulmadığını, bu devletin kolay kurulmadığını biliyorum.
n