Beklentilerimizin sınırı yok.
Çevremizden, eşimizden, çocuğumuzdan, akrabamızdan, en fazla da devletten…
Yaşamın akışında doğaldır aslında bir şeyler beklemek.
Öyle de, beklentilerimizi ne kadar hak ediyoruz ki?
Vaktiyle yılın annesi seçilip, o gün bugün yanına uğranılmayan anne gelir aklıma zaman zaman. Son beş yıl sık sık ziyaret ettiğimiz beş yetimli annenin kapısını geçtiğimiz ay yine iki kere tıklatmıştık.
Dostluk ve yakınlığı pekiştirdiğimiz ailenin, Çınarlık Beldesi’ndeki evlerini son ziyarette kilitli bulunca merak etmiş; aradığımızda, sabahın erken saatinde en küçük çocuklarıyla ekmek kavgası peşinde olduklarına tanık olmuştuk. Yakın bahçeden gelirken görüntüleri, “Alnımızın teriyle kazanıyoruz.” ifadesinin tesciliydi.
“Hayatı birbirimizle kenetlenerek kazanacağız.” diyorlardı adeta.
Evin tek erkeği 14 dört yaşındaki çocuğun bronzlaşmış teni, neyin ne olduğunu gösteriyordu.
Kapısına kadar gelen memurun; “Beyanınızı güncellerseniz devletin katkısı size biraz daha artabilir.” sözlerine annenin verdiği yanıt beklendiği gibi değildi.
“Devletten aldığım bana yeter; benden fazla ihtiyacı olanlara versin.” derken böylesine tokgözlülük nasıl yorumlanabilirdi?
O annenin işte böyle yaşam mücadelesi gelir aklıma, sınırsız beklentileri dinlediğimde. O duygularla, beklentilerimizi karşılaştırdığımızda haksızlık mı yapıyoruz diye düşünürüm.
Nereden geliyordu bu tokgözlülük acaba?
En küçük kızı lösemiyle mücadele ederken eşini kaybeden annenin duyguları, lösemiyle yapılan savaşı kazanmasının şükrü müdür? Ya da sahil köyünde çocuklarının üstünü kapatan eviyle, yaşanabilecek çok kötü şartların uzağında olmanın değeri midir?
Beş yetimiyle, beş yıl eşsiz mücadelesini sürdüren, azim ve şükründen uzaklaşmayan annenin o bakış açısını kim fark ediyor ki?
Kolay mı, o çocuklara baba eksikliğini hissettirmemek?
Kolay mı, tek başına beş yetiminin ihtiyaçlarını karşılamak?
Kolay mı, o çocukların geleceğini garanti altına alma mücadelesini sürdürebilmek?
O psikolojinin altından biz olsak ne kadar kalkabiliriz?
Tek başına canını dişine takarak bu yıl büyük kızının üniversiteye başlamasını sağlayan annenin mücadelesini kim ne kadar fark ediyor ki?
Fark ettiğimizde gereğini ne kadar yapabiliyoruz ki?