n
nn
nn Batı kendini ararken uygarlık yolunda elini attığı her taşın altında Türklerin çıkması, onları şaşırtıyor. Kendilerini köşeye sıkışmış gibi hissediyorlar. Bu psikoloji; onları ister istemez saldırgan yapıyor. Kültürel yönden her tanımlama onların köklerini arayışlarında; bir yere dayanma ve tutunma arzuları bir türlü gerçekleşmiyor. Saldırganlık derken illa da savaştan söz etmiyorum. Her türlü ekonomik ve kültürel oluşumlarda bu anlayış hâkimdir.
nn Onlarda bu hırs olduğu sürece “Bu ateş çok kar eritir”. Demek ki uygarlıklar savaş etmese de; toplumlar ekonomik pastadan büyük pay almak için başarıya giden yolda her türlü oyunu deniyorlar. Bu sebepten bize çok büyük işler düşüyor. Bizim medeniyetimizin kültürel etki alanlarında içeriden olmasa da dış tesirlerle kırılmalar oluyor. İnsanlar ölüyor. Bu durumu sadece demokrasi arayışı şeklinde anlamak da zor. Silahlar konuşunca bütün kültürel değerler yıkıma uğruyor. Medeniyeti oluşturan yapı taşları, bir bir yok oluyor. Saldırıya uğrayan ülkelerde önce müzeler, sonra kitaplıklar yağmalanıyor.
nn Peki, suçlu kim? Suçlu aramak bizi her zaman doğruya götürmez. Temelde eğitimsizlik var. Kendi medeniyetinin kültürel değerlerini tanımamak var. Yüzeysel kültürlerin oyuncağı olmak var. Oysa uyumak, uyanık adamın rüyası olmamalıdır. Her zaman gözümüzü dört açmalıyız. Değişik şekillerde bizde de aynı oyunlar sahneleniyor. Satranç oyununda her taşın kendine göre fonksiyonu vardır. Bir torbanın içinde şahla vezirin, atla, piyonun hiç farkı yoktur.
nn Günlük yaklaşımlar bizi yorar. Birbirimizi anlamaya, sevmeye mecburiyetimiz vardır. Birbirimizi ötekileştirmek, boşa dönen değirmen taşı gibi bizi aşındırır; zayıf düşürür. Zaman uyanık olma zamanıdır.
nn ÖMER PAMUK
n