Değeri kadar değer vermek. Ben bu cümleyi hiç anlamam. Hatta bu cümle kulaklarımı tırmalar. Beklentilerin karşılanmadığı durumunda, kalp kırıklıklarının en tedavi edici cümlesi olduğu için mi çok kullanılıyor? Bilmiyorum.
Bir insana verilen değerin ölçüsünü başka bir insan biçemez. Domates, araba, ev ya da bardaktan söz etmiyoruz. İnsan değeri maddeye verdiğimiz değerden daha karışık hatta karmakarışıktır. Bir kişinin değeri üzerine tartışma konusu açmak dedikodunun en acımasız kısmıdır. Çünkü, bu kişinin değeri nedir? Sorusuna verilebilecek ortak bir yanıt asla çıkmaz.
Bir insana değer verebilmek için kişi öncelikle kendine değer vermelidir ya da verebilmelidir.
Değer vermek nedir?
Kendi dünyasının penceresinden bakınca değer kavramları nelerdir? Bunları bilmelidir. Kendi dünyalarımız içerisinde insanlara vereceğimiz değeri kendi yaşam şekillerimizin değerlerine göre oluştururuz. Bununla birlikte karşımızda ki insanın davranışları ve bize yaklaşımı o insan ile ilişki kurma biçimimizi oluşturur. Bundan sonrasında ise varılan nokta ilişkilerimizi karşılıklı olarak yürütebilme becerimize bağlıdır.
İnsan doğar, yaşar ve ölür...
Bu kadar basit bir döngünün içerisine binlerce duygu, davranış, his sığdırılır ki bir yerden sonra bu basit döngü önemini yitirir. İnsan doğasının asıl temelleri unutulur ve insan bir anda kendini çok üst düzeylerde hissetmeye başlar. Başka bir insana değer biçebilecek kadar.
Aşk, eş, aile, akraba, iş, okul, komşu ilişkilerinin hepsinde karşılıklı gönüllük esaslı bir iletişim kurulur. Bu iletişimine değer biçilebilir. İletişimde bulunduğumuz insan biz iletişime geçmeden öncede değerlidir.
Kısacası, ''Bir insana değer vermek, özen göstermek, onun kıymetini bilmek de bir kültürdür. Bunun eğitimi yok, kitaplarda yazmaz. Yolu insan olmaktan geçer.''