Sosyal hayatımızın içerisinde birçok kişiyle iletişime geçeriz. İnsani olarak bir ihtiyaç olan iletişimin yönü zaman zaman değişir. Günlük yaşamımızın getirisine göre değişen konular ve süreçler içerisinde herkesin bir fikri ve yorumu vardır. Bu yorumlar zaman zaman gerçeği yansıtmaz. Yalan söylemek; gerçeği yansıtmayan bir ifadeyi ya da söylemi bir başkasına aktarırken kasıtlı olarak gerçekten uzak bir şekilde ifade çabasıdır. Bu süreçte söylenen konunun yalan olduğunun fark edilmesi ya da edilmemesinin bir önemi yoktur. Yalan söylemek gerçeği çarpıtma girişimidir. Bu girişim bilinçli yapılan bir eylemdir.
Bu bakımdan tek düze de bir yalan girişimi yoktur. Öncelikle gerçeğin tamamen inkar edildiği yalanlar, gerçeğin kısmı olarak değiştirildiği yalanlar, karşı tarafı incitmemek adına söylenen yalanlar. Bu yalan çeşitlerinin ayrımına bakıldığında herkes bir tanesini bir zor anında sosyal yaşamı içerisinde her hangi birine söylemiştir. Ancak, bazı insanlar vardır ki yalan onlar için yaşam biçimi haline gelmiştir. Bu durum ise hem kendi hayatını hem yakılarının hayatını ciddi anlamda zorlaştırmaktadır.
Sıklıkla yalana başvuran kişilerin, kendilerine yönelik güvenlik ihtiyaçları tehdit doludur. En temel psikolojik ihtiyaçlarımızdan olan güvende hissetme ihtiyacımızdır. Bu bakımdan kişiler kendilerini güvende hissetmedikleri an bir savunma mekanizması olarak yalan söyleyebilirler. Güvenlik anlamında savunmasız kalan bireyler sürekli kendilerini eleştirme eğilimi gösterirler ya da bir konu hakkında eleştirilen bireyler yine aynı şekilde kendilerini güvensiz hissedebilirler. İnsanlar bu durumda gerçekle karşı karşıya geldiklerinde kendilerini rahatsız hissederler. Bu kişilerin genellikle an öz güven ve benlik saygısı düşüktür. Bu durumda bir tehdit hisseden kişi kendisi ile güven bağını geliştirmek için yalana başvurmaktadır.
Bu sürecin en zor boyutu ise mitomanidir. Tabii her yalan söyleyen mitomani değildir ama söylediği yalana önce kendisi inanan ve bu konuda ciddi ısrarlar eden kişilerin çoğunda mitomani gözlenebilir.
Yalan, her ne kadar bir ruhsal problem olarak tanımlansa da ya da bir savunma mekanizması olarak tanımlansa da insanların hayatını ciddi sıkıntılara sokan bir yanı vardır. Bu sebeple kişilerin önce kendini sonra yaşadığı olayı iyi tanımlaması ve kendi çözüm yollarını bulması gerekir. Bu çözüm yolları kişi tarafından bulunamıyorsa ya da kişi bu süreçte çok zorlanıyorsa Sürekli yalan söyleme davranışının temelindeki faktörleri ortaya çıkararak ve ardından kişinin öz güven duygusunun adım adım geri kazanılmasını hedefleyen bir terapi sürecine başlayabilir.