Geçenlerde Sayın Milli Eğitim Bakanı açıklamıştı:
Dünyada 150 ülke nüfusundan daha fazla okuyan öğrencimiz vardır.
Bunlar yaklaşık 18 milyondur.
Müthiş bir nimet!
Bu nimetin şükrünü eda edebiliyor muyuz?
Yetişme çağındaki bu çocuklarımızı her türlü tehlikelerden koruyabiliyor muyuz?
Tehlikelerden bu çocuklarımızı kurtarmak yeterli midir?
Hayır, yeterli değildir.
Bir de bu çocuklarımızı ülkesine, milletine, kendilerine ve hatta insanlığa yararlı yetiştirebiliyor muyuz?
Önce küresel tehlikelerden korumamız gerekir.
İşte deizm, ateizm, alkolizm, terörizm ve madde bağımlılığı gibi tehlikelerle karşı karşıyayız.
Bunun için gerekli altyapı ve çevre temizliği yapıyor muyuz?
Biz hala ders kitaplarını masasının üzerinde bulan çocuktan söz ediyor muyuz?.
Hayır! Hayır! Hayır!
Bu cadde çıkmaz sokak!
Bu işin dış yüzüdür.
Bir de bunun iç yüzüne bakmak gerekir.
Özellikle ortaöğretimde çocuklarımızın tercih kurbanı edilmelerinden ses çıkmıyor.
Bakanlık susuyor.
Öğretmen ve ilk kademe eğitim yöneticilerinin feryatları ise duyulmuyor.
Örneğin; 200 puanlık öğrenci ile 400 puanlık öğrenci aynı sınıfta.
Öğretmen hangisine göre dersini verecektir?_
Bu çocuğa ve öğretmene bir haksızlık değil mi?
Sorunlar fazla ama yılmıyoruz, umudumuzu kaybetmiyoruz.
Gelecek inşallah bizimdir.
Çocuklarımıza ve öğretmenlerimize güzel ve başarılı bir öğretim yılı dileğiyle…[email protected]