Herkes aynı şeyi düşünüyorsa hiç kimse fazla bir şey düşünmüyor demektir.
Toplumların en değerli kaynağı paradan, servetten önce insanıdır. İnsanını iyi yetiştirebilmiş toplumlarda düşünce çiçek açar,meyve verir. Ancak bu sayede kalkınma,ilerleme olur. Yoksa belirli kalıplara sıkışmış toplumlar gelişemez; ilerleyemez. Dünyanın neresinde olursa olsun düşünce en önemli itici güçtür. Her türlü ilerleme ve kalkınma düşüncenin geniş ufuklarında kendini gerçekleştirme imkanı bulur. Düşüncenin çiçek açması, meyve vermesi okumayla mümkündür. Okuyan, soru soran, araştıran toplumlarda düşünce çiçek açar. Güneşin dünyayı aydınlattığı gibi düşünce insanlığın kültürel ve ekonomik gelişmesine fikir bazında zemin hazırlar. Herkesin aynı şeyleri düşündüğü toplumlarda hiç kimse fazla bir şey düşünmez.
Toplumlar için en büyük tehlike düşünce tembelliğidir. Düşünce tembelliğine yakalanan ister birey isterse de toplum olsun tedavisi mümkün olmayan bir hastalığa yakalanmış demektir. Bu hastalıktan kurtulmanın ilacı kitaplarla dost olmaktan geçiyor. Tabii ki bu bir eğitim sorunudur. Çocukluk yıllarında kitap okuma alışkanlığı verilmelidir insanımıza. Bu eğitimle başlamalıdır. Bir günde olacak şeyler değildir. Bir insana düşün demek taş taşı demekten zordur. Hemen tepki gösterir. Kafayı mı sıyıracağım. der. Oysa dünyayı; düşünen, okuyan toplumlar yönetiyor.
Medeniyet kurmuş, dünya insanlığına kültürde, ilimde yol göstericilik yapmış bir devlet geleneğimiz var. Bu çağda bizi güçlü kılacak, sesimizi geleceğe ulaştıracak, toplum yapımızın güçlenmesine katkıda bulunacak en güçlü hazinemiz kitapların sayfalarında saklıdır. Bize düşen görev: okumak, okuduğundan anlam çıkarmak olmalıdır. Ancak bu sayede düşüncemiz çiçek açar, meyve verir.
Eğer ırmakta su kalmamışsa bu kanalın değil, kaynağın suçudur. Üreten, gelişen toplum olmanın her dem canlı kalmanın yolu düşünce ve fikir jimnastiğinden geçer.