Atalarımız, 'yolda düşene çok kişiler yol gösterir' demişlerdir.
Televizyon programlarına baktığımızda , 'Allah Allah, AK Parti'nin ne de çok ideologları vardır?' demekten kendimizi alamıyoruz.
Bilgelik taslamıyoruz.
Partiden hiçbir çıkarım olmamıştır. 'Olmuştur' diyen varsa ispatlasın ve Samsun'u terk edeyim.
Açık ve net ifade edeyim, hiçbir talebim de yoktur.
O halde niçin?
Maziye dayalı, atiye bağlı elli yıllık bakir bir sevdam vardı.
Hayalim vardı. Umut çiçeklerimin arasında solmayacağına inandığım güllerim vardı.
Fahri görevli olarak bunları sular, okşar ve yıkıcı rüzgarlardan korurdum.
Hayalimi bahçıvanlık üzerine bina etmiştim.
Varsın başkaları bu gülleri koklasın, ama hoyratça kullanmasın, kıymetini bilsin. Ben de rengarenk çiçeklerin arasında bu gülleri seyrederek öleyim, koklayanlar Fatihalar okusunlar, kollarını havaya, ellerini semaya açsınlar.
Varsın adı unutulup ama her dem kendilerine dua edilenlerden olayım.
Bütün peygamberlerin bu uğurdaki ücretleri hep Allah tarafından verilmedi mi?
Biz de buna talip olduk.
Yıkıcı olmadık. Kalenin taşları dökülmeye başlayınca usulünce haber verdik.
Bizde, hasta olduğuna inanılmayıp sonuçta ölenin hikayesi yapılırken şöyle denilir:
Adamın mezar taşındaki yazı şöyle imiş: 'HASTAYIM DEDUM, İNANMADUNUZ. AHA DA ÖLDÜM.'
Ve Bediuzzaman (ra)'ın bir soruya verdiği cevapla bugünü noktalayalım:
Kendilerine Osmanlı Devleti'nin geleceği ile ilgili bir soru sormuşlar. Şöyle cevap vermişlerdir:
'ESKİ HAL MUHAL. YA YENİ HAL, YA İZMİHLAL'
Eski durum mümkün değil. Ya yeni bir durum (yenileşme, dirilme ve tedbir) ya da yok olup gitmektir. Ama asla umudumuzu yitirmeyeceğiz. Selam ve sevgi ile…[email protected]