Elimizde iki fotoğraf karesi var. O fotoğraf karesinin birisinde şehit anneleri diğerinde ise Diyarbakır'da evlat nöbeti tutan anneler var. Birinci fotoğraftaki şehitlerimizin anneleri yıllardır bu ülkede buz gibi mezar taşlarına evladım diye sarılıyorlar. Onlar biliyorlar ki evlatları bir daha hiç gelmeyecek, bir daha hiç gelemiyor. Çünkü evlatları hain bir pusuda teröristler tarafından alçakça hayattan koparıldılar. Bu alçaklığı yapanları da hiçbir zaman affetmiyorlar. Bunu nereden biliyorum çünkü benim annemde bir şehit annesidir. Asla evladının katili teröristleri ve onların destekçilerini affetmiyor. Evlatlarını şehit veren anneler kalan ömürlerini kolay geçirmiyorlar. Ne anneler gününde, nede bayramlarda şehit evlatlarının sıcak tenine dokunamıyorlar. Hasta olduklarında, yardıma, desteğe ihtiyaç duyduklarında şehit evlatları hiç gelmiyor. Şehitlerimizin anneleri için yaşayan şehitlerimiz diyebiliriz. Bir anne için vatana evladını feda etmiş olmak büyük bir onurdur. O onuru yaşamanın bedeli son derece ağırdır. Her yürek yaşayamaz, her beden taşıyamaz. Şehit annelerinin tamamı fedakar ve cefakar Türk kadınlarıdır. Bilirler ki, evlatları hiç gelmeyecek. O yüzden şehitliklere koşar, evlatlarının buz gibi mezar taşlarına sarılırlar. Yüreklerinde taşıdıkları şehit acısını dindirmenin sabırdan başka bir merhemi yoktur. Bazen unutulurlar, bazen baş tacı yapılırlar. Şehit annesi Bedriye Hamlı 30 senedir hiç gelmeyecek olan şehit evladının gelmesini bekliyor. Ama rüyalarında bile göremiyor artık.
Elimizdeki ikinci fotoğrafta ise Diyarbakır' da HDP binası önünde evladı dağa kaçırılan annelerin evlat nöbeti var. Çocuklarının dağa kaçırılmasından HDP'yi sorumlu tutan annelerin 3 Eylül 2019'da Diyarbakır'da HDP binası önünde başlattığı oturma eylemi sürüyor. O anneler evlatlarının geri gelmesi için hem HDP'ye hem de PKK terör örgütüne kadın yüreği ile adeta meydan okumaya devam ediyorlar. Bir anne olarak evlatlarını geri istemelerine elbette saygı duyuyoruz, elbette destek veririz. Bu onların en doğal hakkı . Ancak evlatlarını şehit veren annelerde evlatlarına pusu kurup şehit eden teröristleri asla affetmiyorlar. Dağa kaçırılan çocukların onlarca yıl dağda kalıp askerlerimize pusu kurup şehit etmemesi mümkün mü? Suçu olanlar sırf dağa kaçırılarak terör örgütü saflarına katıldıkları için bütün cezalardan muaf mı tutuluyorlar, bunu şehit anneleriyle birlikte bir şehit yakını olarak anlamak istiyorum. Öyle ki Diyarbakır'da evlat nöbeti tutan, evladı dağda olan bazı annelerin zaman zaman kameralar aracılığı ile evlatlarına seslendiklerini televizyonlardan takip ediyoruz. O anneler evlatlarına gelin teslim olun hiçbir ceza almayacaksınız iddiası ile seslenebiliyorlar. Bizim bilmediğimiz ya da kamuoyunun bilmediği bir yasa mı var ki, 30 yıl dağda eli silahlı dolaşıp bir çok çatışmaya veya pusu faaliyetine katılmış asker, polis şehit etmiş biriside teslim olursa cezasını çekmeden evlat nöbeti tutan annesine teslim edilip köyüne mi gönderilecek? Evlatları hiç gelmeyecek şehit anneleri ve biz şehit yakınları bunu merak ediyoruz.
Bütün çileleri, bütün acıları anneler çekiyor. Şehit annelerinin bu ülkede hala buz gibi mezar taşlarına sarıldığını unutur, onların bu durumunu görmezden gelirsek şehitlerimizin kemikleri sızlar. Elbette evladı dağa kaçırıldığı için Diyarbakır'da evlat nöbet tutan anneleri anlıyoruz. Anneler evlatlarını istiyor. Sonuna kadar buna hakları var. Onlarında şehitlerimizin annelerinin hassasiyetlerini anlamalarını istiyoruz. Evlatlarının katili teröristbaşı Abdullah Öcalan asılsın diye zamanında seslerini her yerde en yüksek perdeden yükselten şehit annelerinin sesini duymayanların bozduğu hassas terazi yüzünden kimse daha fazla acı çekmek istemiyor. Adaletli olmak her zaman olması gerekendir.