n
nn Dün, Türkiye genelinde yapılmış üniversite sınavından(YGS) söz ettiğimizi anlamışsınızdır.
nn Dile kolay: Yaklaşık iki milyon yüz bin genç.
nn Bunların hepsi umuda ve istikbale koşmuştur.
nn 2014 yılının YGS(Yüksek Öğretime Geçiş Sınavı)’si sayı açısından biraz farklı olmuştur.
nn İki milyonu aşkın gencimizin üniversite kapılarını aşındırması ve tıklaması İNSAN KAYNAĞIMIZ AÇISINDAN güzel bir şey. Ama hepsi umudunu ve sevdasını yakalayamayacaktır.
nn Dünyanın hiçbir yerinde isteyen istediği okulda öğrenim yapamıyor. Bazen girmek istediği okul için bir yıl, iki yıl beklemek zorunda kalıyor. Nüfusu yaşlı olan AB ülkelerinde bu durum farklılık gösterir.
nn Yığılmanın bizde biraz fazla olması, aynı zamanda insan kaynağımızın zenginliğini ve genç oluşunu da gösterir.
nn Türkiye’de üniversiteyi bitirmek demek hayat ipini göğüslemek demek değildir. İyi bir lisans eğitimini aldıktan sonra yine emsaller arasında yarışmayı kazanma zorunluluğu vardır.
nn Bu bir yarıştır. Ancak bu yarış adil ve mantıklı olmalıdır. Çocuklarımızın 12, ya da 16 yıllık birikimleri üç saate sıkıştırılmamalıdır. Çocuklarımızın başarıları, objektif ölçme ve değerlendirilmelere tabi tutularak değerlendirilmelidir. Bu değerlendirmeler belli bir zaman dilimi ve becerisi ile sınırlandırılmamalıdır.
nn Bu durum, eğitimin tüm aşamalarında( ilk-orta ve yükseköğretim) göz önünde bulundurulmalıdır. Çocuklarımız ilkokuldan itibaren kendilerini birer sınav maratoncusu olarak görmemelidirler. Onlar sosyal bir varlık olarak yaşamlarını sürdürme hakları vardır. Bunu sağlayacak olan da anne-babaları ve devlet yönetimidir.
nn Çocuklarımızın şefkat ve merhamet pınarlarını kurutmayalım.
nn Birinci derecede sorumlu olduğumuz varlıklarımızdır. Sorumluluğumuzu yerine getirelim.
nn Tüm gençlerimizin umutlarına kavuşma dileğiyle selam ve sevgiler…
nn
nn
nn
nn
nn
nn
nn
nn
n