Sırası gelince Türkiyemizin nüfusunun % 98’inin Müslüman olduğunu söyleriz ama bir türlü Müslümanca düşünmesini öğrenemeyiz.
Peki, Müslümanca düşünemeyen bizler Batılıca düşünebiliyor muyuz?
Maalesef hayır.
Devlet, her düzeyde temsil edilmek üzere Samsun’a bir vali tayin etmiştir.
Herkes öncelikle bu kişinin ehliyetli olup olmadığına bakması gerekir. Gerçekten “Samsun’u yönetme ehliyetine” sahip midir, değil midir?
Gerek Kur’an-ı Kerim’in ve gerekse merhum Mehmet Akif’in ifadesiyle “Avrupalıların ayetlerine” göre( Akif bu deyimi Kur’an’a itibar etmeyenler için kullanmış) öncelikle sorgulanması gereken ehliyet(yönetme yeteneğine sahip olma)tir.
İslami düşünüş sistemine göre kamu yönetiminde, “ehliyet, imandan önce” gelir.
İslamda kamu yöneticisinde “MÜSLÜMAN OLMA ŞARTI İslami hükümleri yürüten kişide ve devlet başkanında” aranır. Ama hiçbirinin hanımında aranmaz.
Müslüman devlet başkanının hanımı Hristiyan ya da Yahudi olmasında bir sakınca yoktur.
Oysa İngiltere’de, kral olabilmek için kral ve kralın hanımı ile çocuklarında resmi mezhepten olma şartı aranır.
Samsun’a tayin edilmiş sayın valimizin önce ehliyetine, sonra da Samsun’u geleceğe taşıyacak bir vizyona sahip olup olmadığına bakılmalıdır.
Biz inanıyoruz ki, arzu edilen ehliyete ve vizyona sahiptir. Türkiye’nin, yönetilmesi zor bir kurumunun yöneticiliğinden gelmektedir. TRT’yi nereden alıp nereye taşıdığı erbabınca bilinmektedir.
Kur’an-ı Kerim’in ifadesiyle, “ …Hiçbir günahkar, başkasının günah yükünü üstlenmez..” Hanımının geçmişte “abla” olması ya da olmaması sayın valimizin misyonuna ve vizyonuna gölge düşürmez, halel getirmez. Sayın valimizin geçmişi, geleceğinin ve Samsunumuzun müjdecisidir.
Bu vesile ile kendilerine ve giden Sayın Valimize yeni görev yerinde başarılar diliyorum.
Selam ve sevgiyle…