Yazımızın başlığı bir Hadis-i Şeriftir.
İnsanlar özgür iradeleriyle seçim yaptıkları zaman doğaldır ki, kendilerine en yakın buldukları kişileri seçerler. Demokrasi de üç aşağı, beş yukarı bu değil midir?
Kınalızade Ali Efendi, yöneticinin fikrinin ve zikrinin aynısının yönetilene aksettiğini söyler ve şu örnek hikayeleri kitabında nakleder:
' Hikaye olunduğuna göre, Velid bin Abdül Melik Mervan köşk ve saray, bağ ve bostan, imaret ve mescid yaptırmakta meşhurdu. Hatta Şam Beni Ümeyye Camii onun tarafından yaptırılmıştır ki, dördüncü kutsal ve mübarek mabet olarak kabul edilir.
O'nun zamanında halk birbiri ile konuştuğu zaman:
-Binanın tamamı oldu mu? Köşkün nasıldır? Benim sofa ve eyvanım(yazlığım) tamam oldu. Havuz ve bostanım harap oldu, gibi ve benzeri inşaatla ilgili sözler söylerlerdi.
Vefatından sonra yerine kardeşi Süleyman halife oldu. O da çok boğazına düşkündü.. O'nun zamanında halk birbiri ile karşılaşınca:
-Bu akşam ne pişirdiniz? Biz falan yemeği pişirdik, son derece lezzetli ve güzeldi…gibi yemeye ve içmeye bağlı sözler söylerlerdi.
Ondan sonra temiz insan Ömer b. Abdülaziz Halife oldu.. O, dünyanın geçici nimetlerden uzak ve ebedi Ahiret işlerini elde etmekle meşguldü. Onun zamanında halk birbiri ile buluştukları zaman:
-Bu gece kaç rekat namaz kıldın? Bu ayın kaç günü oruç tuttun? Kur'an'dan ne kadar yer okudun? Gibi ibadetten ve hayırlı işlerden bahsederlerdi.
Bu hikaye, devlet adamının iyi veya kötü oluşunun halka etki ve sirayet ettiğine halkın durumunun , yöneticisinin gidişat ve niyetine bağlı kaldığının en büyük delilidir.
Bu hususta hikaye çoktur. Hepsini anlatmak konuyu uzatmak olacağından bu kadarı yeterli görüldü.' Der Kınalızade(s.190).
O halde yazımızın başlığı olan Hadis-i Şerif'i tekrar edelim:
'İNSANLAR MELİKLERİNİN(YÖNETİCİLERİNİN- DEVLET ADAMLARININ) DİNLERİ ÜZERİNDE BULUNURLAR.'
Demokrasi dediğimiz şey de bu değil mi zaten? Bakın, partilerin merkezlerinde en çok ne konuşuluyor?
Selam ve sevgi ile…[email protected]