"Kafa yormak" deyimi edebiyatımızda ve kültür hayatımızda önemli bir yer tutar. Buna rağmen bazılarımız tarafından mizahın konusu yapılarak "Yorma kafanı" şeklinde algılanmıştır. Oysa "Kafa yormak" bir disiplin ifade eden ve toplum hayatımızın bize ipuçlarını veren çok önemli bir deyimdir.
Çalışmak; derin meseleler üzerine kafa yormak bir disiplin işidir. Bir şeyi ciddiye almazsak, düşünce alanında tutarlılığı olan konulara çözüm bulmak imkansızlaşır.
İnsanın en büyük sermayesi aklıdır. Akıl sayesinde insan doğruyu ve gerçeği algılar. Bildiği kadar bu alanda yol alır. Bir şeyde gayret yoksa başarı da yoktur. Kolaycılık, teslim olmanın diğer bir adıdır. Zorluklarla mücadele azmi, kafa yormaktan geçer. Günlük hayatta ciddi konulara kafa yormak için hazırlıklı olmak lazımdır. Kim ki bize "Yorma kafanı,boşver" diyorsa bizim iyiliğimizi istemiyor demektir. Gerçek dost insana "Çalış, boşverme, kafa yor" demelidir.
Sanat,kültür, kalıcı eserler hep derin düşüncelerden beslenir; çiçek açar. Doğada sığlık, kolaycılık yoktur. Her şey kendi kanunlarına tabi olarak hareket eder. Yüzyılların ötesine ulaşan maddi ve manevi kalıcı eserler, hep büyük emeklerin ve alın terlerinin sonucudur.
Sorunun bir parçası olmak istemiyorsak kolaycılığa sığınmamalıyız.
Necip Fazıl KISAKÜREK:
"Akrep nokta nokta ruhumu sokmuş
Mevsimden mevsime girdim böylece
Gördüm ki ateşte cımbız da yokmuş
Fikir çilesinden büyük işkence"
Eğer Necip Fazıl KISAKÜREK uykusuz gecelerde fikir çilesi çekmeseydi bunca güzel şiirleri yazabilir miydi? Demek ki kalıcı eserler meydana getirmek "Kafa yormak"tan geçiyor.