I. Dünya Savaşı sırasında, Çanakkale savaşları, İtilâf Devletlerinin Rusya’ya yardım için Boğazlardan geçme çalışmaları içinde yer alan, 19 Şubat 1915 günü başlayarak, ağırlıklı olarak 18 Mart 1915’te olduğu, 09 Ocak 1916 günü İtilâf devletlerinin güçlerini çekmeleri ile yani İtilaf devletlerinin yenilgiye uğraması ile sonuçlanan savaşlar dizesidir. Osmanlı Devleti, Trablus-Garp ve daha sonra da Balkan savaşından sonra, istemeden olsa da kendini I. Dünya Savaşı içinde bulmuştur. Çanakkale Savaşı, I. Dünya Savaşı içinde yer alan bir savaştır. Esas olarak, 1.Dünya Savaşı’nda Osmanlı Devleti, birçok cephede çarpışmış olmasına rağmen, kesin olarak mağlup olduğu cephe de yok gibidir. Yalnız, Almanya’nın yenilerek teslim olması dolayısıyla Osmanlı Devleti de mağluplar safında yer almış oldu. Sonunda, Mondros Ateşkes antlaşması ve daha sona da Sevr‘i imzalamak durumunda kalmıştır. Elbette, 1 Dünya Savaşı sırasında, Çanakkale Savaşları, Türkiye tarihi açısından, dünyadaki sonuçları bakımından İtilaf devletlerine ve 7 düvele rağmen önemli bir yer tutmaktadır.
Çanakkale Savaşları öldü denilen Osmanlı Devleti’nin, daha ölmediğini, dipdiri olduğunu göstermesi bakımından da önemlidir ve Türkün gücünü bir defa daha dünyaya ilân etmiş ve bununla da kalmayarak, yedi düvele karşı istiklâl savaşını kazanmasına vesile olmuştur. Şurası açıktır ki, Çanakkale savaşlarının dünyadaki etkilerini bir tarafa bırakacak olur isek bile, bu savaş muzaffer komutan Mustafa Kemal Paşayı ortaya çıkardığı gibi, istiklâl savaşının kaynağı, yaratıcısı olmuştur. Dile kolay 250 bin şehidin kanına mal olan, kanın dere olarak aktığı bir savaştır. Bu bakımdan her Türkün mutlaka Gelibolu Yarımadası’nı ziyaret etmesini tavsiye ederim. Aradan 100 yıl geçmiş olmasına rağmen, Gelibolu’nun hatırası insanları etkilemekte ve bu zaferin neye malolduğunu ziyaretçilerine huşu içinde, kanlarını donduracak şekilde vermektedir. Bunun yanında, insanlığın savaşlarla değil barış ile kardeşlik ile yüceleceğini göstermektedir. Orada Mehmetçik ile birlikte, Yeni Zelanda, Avustralya (ANZAK), İngiliz, Fransız kuvvetlerinin askerleri kucak, kucağa yatmaktadır. Bu savaşı çıkaran liderlerinin ayıbını ortaya koyarak, kucak kucağa yatan bu ayrı renk ve dinden olan masum askerler büyük bir ders vermiyor mu? Anlayanlara çok dersler verdiği açıktır.
Çanakkale Savaşları ile ilgili olarak, olayların üzerinde durmak istemiyorum. Onu, Mehmet Akif Ersoy gibi milli şairlerimiz anlatabilir ve anlatmıştır. Milli şairimizin dizelerini dinlerken, heyecan ve acılarımızı dindirmemiz mümkün olmamaktadır. Ama, bir de bu cehennemi yaşayan şehit ve gazilerin durumunu düşünmek bile insanın kanını dondurmaktadır. Beni düşündüren en önemli husus ise, atalarımızın kanları, terleri ile ortaya koydukları fedakârlıkların ve kazanımların değerini ne derecede takdir ettiğimiz ve onlara lâyık olacak şekilde davranışlar içinde olup, olmadığımızdır. Bunları düşününce, daha da kötü olduğumu burada açık olarak ifade etmek isterim. İnsan hayata bir defa gelir ve yaşam ona Allah’ın verdiği en büyük nimettir. Vatanı için bundan vazgeçebilmenin ne derecede kutsal olduğu açıktır ve bakımdan dinimizde şehitlerin çok önemli bir yeri vardır. 18 Mart’a ve şehitlerimize, bunu tarih olarak yazan M. Kemal Atatürk e sahip çıkmak gerekir. Hepsine Allah’tan rahmet dilerim. Esas olan dizelerinde Çanakkale Destanını anlatan Mehmet Akif Ersoy’u okuyarak, nutuklar atmak değildir. O kazanımları masada kaybetmemektir. Bunun için, kanlarımızı dökmememize de gerek yoktur. Çalışarak, çalışarak ve yine çalışarak, Ülkemizi milletler arasında en yüksek seviyeye çıkarmamız gerekir. Çünkü onlar kanlarını bizim için, bizim emperyalistlerin çizmeleri altında yaşamamamız, hür ve bağımsız olarak yaşamamız için döktüler. Bizden istenenin, onların verdiklerinin milyonda biri kadar bile değildir. Ülkemizin üzerindeki bu ölü toprağını anlamak da mümkün değildir. Türkün asaletini, çalışkanlığını, yaratıcılığını unutmuşuz. Zira M. K. Atatürk’ün deyimi ile “Muhtaç olduğumuz kudret, damarlarımızdaki asil kanda mevcuttur”. Onun için, dışarıdan ithal fikirlere, güçlere ve projelere ihtiyacımız yoktur. O gücün bu ülkenin insanında olduğuna inanıyorum. Atalarımıza lâyık nesiller olma dileği ile saygılarımı sunarım.