İnsanların başına ne gelirse, bir anlık kavga, öfke ve nefretten gelmiyor mu?.. Ve sonunda faydasız bir pişmanlık…

İnternethaber yazarlarından Sayın Bahri Kayaoğlu'nun, 05.03.2004'te yazdığı ve 02.02.2019 tarihinde güncellenen, 'Kavga ve sevgi üzerine' başlıklı makalesini okurken maziye daldım ve eski günler bir sinema şeridi gibi gözümün önünden akıp gitti… Ne güzel günlerdi onlar… İnsanlar birbirlerine karşı saygılı ve güven içerisinde sevgi dolu…

Yazar Kayaoğlu makalesinde, Türk basınının duayen isimlerinden olan ve 29 Kasım 2015 tarihinde 83 yaşında vefat eden rahmetli Hasan Pulur'un bir köşe yazısında yayımlanan, aşağıdaki güzel şiirden bahsediyordu.

"Kavgayı ağacın yaprağına yaz, / Sonbahar gelsin, yapraklar kurusun diye. / Öfkeyi, bir bulutun üstüne yaz / Yağmur yağsın, bulut yok olsun, diye. / Nefreti, karların üstüne yaz, / Güneş açsın, karlar erisin diye. / Ve dostluk ve sevgiyi, yeni doğmuş bebeklerin yüreğine yaz, / Onlar büyüsün, dünyayı sarsın diye."

Ve makale aynen şöyle devam ediyordu:

İzmirli öğretmen Rahile Horzum, bu şiiri öğrencilerine değerlendirmeleri için ödev olarak verdi.

"Siz kavgayı, öfkeyi, nefreti, sevgiyi ve dostluğu nerelere yazardınız?"

41 öğrencisinden gelen cevap kağıtlarından ikisini seçti.

CEREN:

'Kavgayı eski bir kağıda yazmak isterdim, / Çöp sanılıp atılsın diye. / Öfkeyi, bir mendile yazmak isterdim, / Kullanılıp atılsın diye. / Nefreti, sahildeki kuma yazmak isterdim, / Deniz dalgaları büyüyerek yok etsin diye. / Sevgi ve dostluğu, bir tohuma yazmak isterdim, / Büyüyüp dünyayı sarsın diye.'

MERVE:

'Kavgayı, kömürün üstüne yazmak isterdim, / Kömür yansın, kavga kömürle yanıp yok olsun diye. / Öfkeyi, gecenin karanlığına yazmak isterdim, / Gün ışıyınca, karanlıkla birlikte öfke yok olsun diye. / Nefreti, toprağın üstüne yazmak isterdim, / Herkes toprağa bassın, nefret ezilsin diye. / Sevgiyi ve dostluğu çınar fidanına yazmak isterdim, / Asırlar boyu canlı ve güzel kalsın diye.'

Rahile öğretmen, öğrencilerinin kavga, dostluk, öfke ve sevgi hakkında ki düşüncelerini okuduktan sonra kendi defterine şu değerlendirme notunu düştü:

'Bence bu çocuklar böyle düşünüyorlarsa, hiçbir şey için geç değil... Umudum ve dileğim, onların barış, dostluk ve sevgi dolu bir dünyada yaşamaları.'

Rahile öğretmenin bu güzel duygu ve düşüncelerine katılmamak mümkün mü?

Öyleyse; bütün çocukların barış, dostluk ve sevgi dolu bir dünyada yaşamaları için tüm dünya devletlerinin çaba sarf etmeleri gerekirken, bu kan ve gözyaşları dolu, insanları yerlerinden-yurtlarından eden savaşlar neden?...

Kısa ömrünün en güzel yıllarında Çanakkale'de, Gelibolu'da, Kurtuluş Savaşı'nda Dumlupınar'da, Conkbayırı'nda, Anafartalar'da silah arkadaşlarıyla birlikte, Vatanımız, Milletimiz ve Bayrağımız için yedi düvel ile savaşarak bizlere Laik ve Demokratik Türkiye Cumhuriyeti'ni armağan eden Gazi Mustafa Kemal Atatürk ne kadar da güzel söylemiş: 'Vatan savunması söz konusu olmadıkça savaş bir cinayettir' diye… Mekanları Cennet olsun!..

Yüce Atatürk'ün ışığıyla aydınlanan ve yolunda ilerleyen bir Türkiye'de yaşayacağımız güzel günler dileğiyle…

Hoşça kalın… Dostça kalın…

[email protected]