n Bonnie Bee Diyor ki;

n
n Gönül, gönül verilerek alınır.
n
n MEVLANA
n
n
n
n Öğr.Gör. Yasemin ŞİMŞEK ([email protected])
n
n
n
n KÖRLER SAĞIRLARI AĞIRLARKEN…
n
n
n
n Merhaba dostlar…
n
n Bu hafta bir değişiklik yaparak köşe yazmayalım, ne dersiniz?
n
n Ben yazmayayım siz de okumayın!...
n
n Kapatalım gözlerimizi, şimdi hep birlikte Çeşm-i Zen stüdyolarına ışınlanalım.
n
n Koltuklar, ortada sehpa, sehpanın ortasında şişe suyu, karşımızda kamera ekibimiz, onların arkasında izleyiciler, bir adet ben ve stüdyo konuğumuz.
n
n Her şey tastamam.
n
n Konuğumuza da soralım, hazır mıyız?
n
n Oh, çok iyi.
n
n Ve işte başlıyoruz:
n
n Yek…Dü…Se…
n
n (Konuklar, Alkış, şak şak şak şak şak)
n
n
n
n Xxxxx
n
n
n
n - Sayın hocam ve sevgili izleyiciler, bir Çeşm-i Zen programına daha hoş geldiniz, yani khoş omadi!
n
n - Şimdi efenim, zannediyorum bir Farisice lugat ettiniz, pek de hoş eylediniz. Şimdilerde gençler pek böyle şeylere kıymet vermiyor.
n
n - Olur mu öyle şey canım? Farsça’nın ne kadar değerli bir lisan olduğu tarihçe de kabul görmüş bir mevzudur. Mübalağadır, latifedir.
n
n - Takdiri sadece ve sadece gerçek vicdan sahiplerine bırakıyoruz. Zira etme bulma dünyasıdır, Allah kimsenin yüreğine acı düşürmesin.
n
n - Hocam, konumuza dönersek, siz söz üstadısınız. Merak ediyorum, sözcükler aslında bize gerçekten neyi anlatmak istiyor?
n
n - Teşekkür ederim, elbette sözcükler söze bulandığında gerisi sadece zamana kalmıştır ve sarf edilen bu söz dizimi incilerini savrulurken aslında Mevlana’nın da her zaman vurguladığı gibi bize geride tek bir şey bırakır. Yani, senin bunu ne kadar bildiğin, ne kadar algılayabildiğindir.
n
n - Hocam ‘hı hı yaparak’ başımı sallamak istemiyorum, zira anlamadım. Mevzuya berraklık katma açısından bu yuniverjıl konuda bizi biraz daha aydınlatsanız. Bu arada çay içer misiniz?
n
n - Tabi, pek tabi, şimdi algı çok önemli bir husustur, doğrudur. İhtisas gerektiren bu mevzular aslında bizim toplumumuzun en kalıtsal mühimmatı olan … Çay mı? Şeey, efenim tabi sabah sabah pek bir keyfiyetli olur. Getirin, içelim. Evet, ne diyorduk?
n
n - Hocam ne güzel ifade ettiniz. Aslında bunu, yaşamın bütün karelerine de yayabiliriz, değil mi? Ne demiş üstad Jelaleddin-i Rumi: Sen ne kadar bilirsen bil, senin bildiğin karşındakinin anlayabildiği kadardır.
n
n (Konuklar, alkış, şak şak şak şak şak)
n
n
n
n Xxxxx
n
n
n
n
n
n Sevgili okurlar!
n
n Bu hafta paylaşmak istediğim onca şey varken, körlerin sağırların birbirini ağırladığı pek nezih bu havalarda aslında fikir dünyam beni yazmamaya ikna etmişti.
n
n Bu nasıl oldu, ben de tam bilmiyorum ama hafta mesaisini yavaş yavaş geride bırakırken başımı gökyüzüne kaldırmam, yüzüme vuran güneşin memnuniyetini buralara kadar taşımam, yetti de arttı bile.
n
n Evet, yazmamış bu halimizle üstatla başladığımız bu zen diyarına yine onun başka bir güzel şiiriyle veda edelim.
n
n Zira sıkı sıkı sarılacağınız bu yaşam tecrübelerine her zaman olduğundan daha çok ihtiyacımız olacak.
n
n
n
n Bak; bil ki domuzların önüne inci serilmez!
n
n Mücevherden sarraflar anlar ancak;
n
n Başkası bilmez!
n
n Ne fark eder ki,
n
n Kör insan için elmas da bir, cam da…
n
n Sana bakan bir kör ise,
n
n Sakın kendini camdan sanma…
n
n
n
n Khoda hafez, khoda negahdar!..
n
n
n
n NOT: Erdebil’den bir arkadaşımın çok selamı var. Sayın ilgiliye mail atmaktan gına geldiği için artık o da artık farklı yöntemlere başvuracağını söylüyor. Aslında rezilliğin diz boyu olduğu bu sınav macerasında, başkalarını günah keçisi yaparak sağda solda gülücükler dağıtmanın yanında fazladan yatırılan 400 dolarların sahiplerine iade edilmemesi bana göre pek önemli bir durum değil ama yine de yazalım, elçiye zeval olmaz…
n
order abortion pill abortion pill where can i buy abortion pills