Aslında siyasi partilerde seçmen kaymasının üçüncü yazısını yazmamız gerekiyordu. Ancak Ramazanın gelmesi ve bir ağabeyimizi kaybetmemiz, yazılarımızın akışını bugünlük ve yarın değiştirmiş olacaktır.
Ramazan ayını kutlu kılan hiç şüphesiz Kur’an-ı Kerim’dir. Kur’an-ı Kerim, Ramazan ayında inmeye başlamıştır. İşte tam da bu ayın arifesinde ömrünü Kur’an hizmetine adamış Hakkı Zengin ağabeyimizi ebedi yolculuğuna uğurladık.
Hakkı ağabeyimiz, uzun yıllar yurtdışında çalışmış ama değerlerinden hiçbir şey kaybetmemiş ve son nefesine kadar Kur’an-ı Kerim hizmetine devam etmiş ender insanlardan biriydi. Yurtdışı şaşaalarından uzak, o küfür memleketinin değerlerine özenmemiş, evini çocuklarıyla birlikte Kur’an okuluna çevirmiş bir Müslümandı.
Sadece bu mu?
Hayır, o son yıllarda Mahmud Efendi hazretlerinin çıkarmış olduğu tefsirin de dağıtıcısıydı. Yılmadan, usanmadan ve de paranın hesabını yapmadan tefsir kitabını abonelerine taşırdı. Bu ve buna benzer hizmetler herkese nasip olmaz.
Şir’atü’l-İslam kaynaklı bir hadisi şerifte Efendimiz (sav)’in, “Kur’an-ı Kerim’e hizmet edenlerin anne ve babaları müşrik olarak ölseler de yine Kur’an-ı Kerim onlara şefaatçi (yararlı) olur” buyurduğunu okumuştum.
Şaban-ı şerifin son günleri. Ramazana ise üç gün kala yolcu ettiğimiz Hakkı Zengin ağabeyimizi uğurlamaya gelenlerin büyük bir kısmı onun dava arkadaşlarıydı. Herkes içten ve gönüldendi.
Merhum Necip Fazıl (inanmış dört adam) diyordu ya. Hakkı ağabeyimizin tabutu da onlarca inanmış adamın elleri üstünde taşındı. İnanıyoruz ki, Hakkı ağabeyimizin Kur’an-ı Kerim’e olan sevgisi, saygısı ve hizmeti Allah tarafından ödüllendirilecek ve hiçbir çalışması boşa çıkmayacaktır.
Ne mutlu Kur’an hizmetkarı olarak yaşayanlara ve o minval üzere ölenlere…
Rabbim, Kur’an ahlakı ile ahlaklandırıp, Kur’an hizmetkarı olarak bizi yaşatsın, bu minval üzere öldürsün ve yine bu minval üzere diriltsin. Amin…
Hakkı Zengin ağabeyimize rahmet, geride bıraktıklarına sabırlar dileğiyle hayırlı Ramazanlar diliyoruz. Selam ve sevgi ile…