n
n n Bir millet düşünün, tarih boyunca hür ve bağımsız yaşamış... Kalleşlik bu ya, o milletin bağımsızlığına ve topraklarına göz koymuşlar hep birlikte. Kara bir günde düşman olup gelmişler. Hiç utanmadan, hiç sıkılmadan o milletin üzerine ve vatan topraklarına saygısızca çöreklenmişler. Hem zulüm yapmışlar hem de özgürlüklerini ellerinden almak için birçok kısıtlama getirmişler. Adına anlaşma dedikleri esaret belgelerini bir bir imzalatmışlar. Masa başında öyle imzalar attırmışlar ki ne vatan toprağı ne de hür bir millet bırakmışlar. Bütün özgürlükleri aynı anda sıkboğaz etmişler. Kendilerini büyük ve güçlü gördükleri için bir süre sınırları aşıp bu topraklara çöreklenmeye milletin arasına fitne fesat sokmaya devam etmişler. Doğrusu tarih boyunca hür ve bağımsız yaşamış bir milletin bütün bunlara razı olması mümkün olabilir mi?
n n
n n Elbette o esaret ve işgal günleri kabul edilemezdi, kabul edilmedi de... İşte esareti de, işgali de kabul etmeyen o millet, Türk milletiydi. Türk milleti esaret ve işgal karşısında kendisine geldi ve irkildi. İşte o an düşmanın aklını başından aldı. Düşman ne olduğunu bile anlayamadan milli mücadele başladı. Millet elele yürek yüreğe oldu, cepheye kadınlar cephane taşıdı. Büyük bir savaştı bu!
n n
n n Düşman teknik anlamda hem güçlü hem de sayıca fazlaydı. Düşmanın ne cephane ne de erzak sorunu vardı. Kısaca düşman her bakımdan bu savaşta öndeydi. Ama yine de yüreksiz ve kalleş kişilikleri vardı. Asla mert değildiler. İşte bu yüzden en büyük dersi Türk milletinden alabileceklerini bile düşünemiyorlardı. Türk milleti onlar için yoktu, yok ettiklerine inanıyorlardı. Oysa ki küçümsedikleri bu millet, 7 düvele bedel bir milletti. Zaten öyle de oldu. Vatanımızı işgal eden, paylaşım yarışına giren düşmanlarımızla her cephede göğüs göğse savaştık. Zaferle taçlanan büyük savaşta Atatürk, Türk ordusuna, Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. Bu satıh, bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça terk olunamaz emrini vermiştir. Bu emir milli mücadeleye güç ve ruh vermiştir. O güç ve o ruh zafere giden yolu milletimize açık bırakmıştır. Türkiye yi işgal eden ve ele geçirmeye çalışan işgal devletleri, Türk milletinin onurlu ve dik duruşu karşısında büyük kayıplar vererek vatanımızı terk etmek zorunda kalmışlardır. Bütün bunlar 30 Ağustos Zafer Bayramı na anlam katan, gurur duyulacak güzel şeylerdir. Kuşkusuz Büyük Taarruz un 90. yıldönümünde 30 Ağustos Zafer Bayramı nı milletçe kutlamalı ve ordumuzla gurur duymalıyız. Bu topraklarda Türk milletine esareti kabul ettirmek asla mümkün değildir. Bu herkese yani her millete ders olması gereken bir savaştır. Özet olarak Mili Mücadele düşmanı bertaraf etmektir. Bunu yüce Türk milleti 90 yıl önce büyük bir kararlılıkla başarmıştır.
n n
n n Zaferle taçlanan Milli Mücadele nin gururla kutlandığı gün 30 Ağustos Zafer Bayramı dır. Bu bayram sadece Türk ordusunun değil, Türk milletinin gurur ve onur bayramıdır. Böyle bir günde hem şehitlerimize hem gazilerimize hem de Atatürk e ve silah arkadaşlarına minnettarız. 30 Ağustos Zafer Bayramı hepimize kutlu olsun.
n