HUNHARCA ŞEHİT EDİLMELERİNİN 29. YILINDA PAMUK GEÇİDİ ŞEHİTLERİMİZİ ANIYORUZ
18 NİSAN1992 ? 18 NİSAN 2021
PAMUK GEÇİDİNDEN CENNETE KOŞAN ANNESİNİN MAVİ GÖZLÜ PAŞASI- (11) BÖLÜM
Büyük camii de kılınan cenaze namazı sonrası şehit Astsubay İstihkam Teknisyen Kıdemli Üstçavuş İlhan Hamlı'nın Türk bayrağına sarılı tabutu askerlerin omuzlarında cenazeye katılan kalabalığın arasından geçilerek Atatürk Bulvarına askeri tören için çıkarıldı. O yıllarda Büyük Samsun Oteli henüz yıkılmamış ve faaliyetine devam ediyordu. Şehit cenazelerinde kullanılmak üzere o yıllarda Samsun Garnizon Komutanlığı emrinde şehit cenazelerinde kullanılan bir top arabası dahi yoktu. Şehit cenazeleri askeri bando takımının arkasında askerlerin omuzlarında şimdiki Vatan bilgisayarın (Eski Tek -Gıda İş Sendikası Bölge Başkanlığının) olduğu yere kadar ailenin , protokolün ve sivil halkında katıldığı bir askeri tören yapıldı. Askeri tören ince ince cise şeklinde yağan Nisan yağmuruna rağmen harfiyen yapıldı.
Tören sırasında yağan 1992 yılı Nisan yağmuru , Şehit astsubay İlhan Hamlı'nın cenazesine katılanları da ister istemez az da olsa ıslattı. Hiç kimsede şemsiye yoktu. Sadece törene katılan dönemin eski Samsun Valisi merhum Şinasi Kuş'a ve dönemin eski Samsun Belediye Başkanı Muzaffer Önder'e şemsiye tutan iki görevlinin elindeki açık iki şemsiye herkesin dikkatini çekmişti. Şehidin yakınları özellikle de annesi Bedriye ,babası Ahmet ,eşi tören sırasında ıslanıyormuş ,bu durum hiç kimsenin umurunda bile olmadı. Zaten şehidin birinci dereceden yakınları da şehit acısından ne şemsiyeyi düşünecek, nede isteyecek halde değildi. Cenaze namazından sonra hafif hafif yağan Nisan yağmurunun da etkisiyle bir çok katılımcı görevini yaptığını düşünerek camii avlusundan sessizce ayrıldı. Madem ki bu şehitler hepimizindi de neden insanlar cenaze namazından sonra bazen zamanları olduğu halde şehitliğe gelip ,defin törenine tam kadro katılmayıp camiden ayrılıyordu? Bu gerçeği şehit ailesi sonradan düşünmedi değil. Şimdiki gibi o yıllarda hiç kimsenin elinde çekim yapan cep telefonları da yoktu ,çok sayıda insan canlı yayın peşinde de koşmuyordu. Törende birbiriyle yarışan basın mensubu da yoktu. Askeri tören yürüyüşü bittiğinde Şehit Astsubay İs.Tekns.Kd.Üstçvş .İlhan Hamlı'nın Türk Bayrağına sarılı ,üstü kırmızı karanfillerle süslenmiş tabutu Tek Gıda İş sendikası (o zamanki Yaşar Doğu spor salonu karşısında) önünde bekleyen Samsun Belediyesine ait yeşil renkli cenaze arabasına , Samsun Belediyesi Cenaze imamı Ahmet Yavuz'un nezaretinde askerler tarafından yerleştirildi. Artık sonsuzluğa giden o yolculukta hepimiz gerçek birer takipçiydik. En azından cenaze töreni ve defin işlemi sırasında yetkililerin desteğini alması gereken şehit ailesi ne yazık ki ,törenin tamamlanması ile birlikte yine yalnız bırakılmıştı. Aileyi şehitliğe götürmek üzere hiçbir resmi kurum aracı tahsisi yapılmamıştı. Herkes mezarlıktaki defin törenine yetişmek için sağa sola koşuşurken aile yolun tam ortasında adeta ateşin düştüğü o yerde birisinin kendilerine sahip çıkmasını bekliyordu. Kendileriyle ilgilenecek bir görevli mutlaka vardır diye düşünüyorlardı. Ama ailenin kendisinden başka görünen gerçek anlamda hiç bir sahibi yoktu. Bu durum şehidin ağabeyi Ayhan Hamlı'yı adeta isyan ettirmişti. Ailenin isyanını duyması gereken asıl yetkililer değil ,Tekel Başmüdürlüğüne ait araçtaki yetkililer duymuş ,aileye kendi araçlarını vererek Asri Mezarlığına göndermişlerdi.
Büyük camiide kılınan cenaze namazına katılan dönemin eski Samsun Valisi merhum Şinasi Kuş'u ,Samsun Belediye Başkanı merhum Muzaffer Önder'i cenazenin defnedildiği şehitlikte aile bireylerinden hiç kimse göremedi .Belki de çok daha önemli işleri vardı. Devlet işleri aksamasın diye zamanla yarıştıkları için işlerinin başına koştular ya da havanın yağmurlu olmasını bahane edip mi ayrıldılar, bunu bilmiyoruz .Kısaca ifade etmek gerekirse camideki sivil ve asker bürokrat yoğunluğu mezarlıkta defin yapılırken maalesef yoktu. Dönemin eski Samsun Garnizon Komutanı olan Tuğgeneral ise Asri Mezarlıktaki şehitlikte idi. Şehit cenazenin defninde hazır bulunup sonuna kadar bekledi. Şehidin ağabeyinin törendeki organizasyon bozukluğuna isyanı o yıllardaki Samsun Garnizon Komutanı olan Tuğgenerali çok rahatsız etmişti. İsyan eden şehit yakını olunca fazlada bir şey söyleyemiyordu sessiz kalıyordu. Yüzündeki ifadeden bu durumdan çok rahatsız olduğu net bir şekilde belli oluyordu. Ama unuttuğu bir şey vardı karşısındaki acılı şehit ailesi emrindeki askerleri değil , şehadete koşmuş kahraman bir askerin birinci dereceden yakınlarıydı. Yanındaki Komutanlar özellikle Merkez Komutanı onun bu rahatsızlığını biliyordu. Halbuki en basit işleri bile eksik bırakmışlardı ya da ihmal etmişlerdi. Cenazede şehit ailesini takip edecek resmi bir ambülans ve sağlık personeli görevlendirilemez miydi? Maalesef bu basit görevlendirme bile ellerindeki bütün imkanlara rağmen düşünülmemiş ve yapılmamıştı.
Askerlerin Samsun'da kendi Asker Hastanesi ,hastane imamı ve sağlık personeli vardı. Birde şehit ailesinin camiiye ve camiiden şehitliğe ulaşımını sağlamak üzere resmi bir araç görevlendirilebilirdi. Bunlar çok zor ve imkansız şeyler değildi. Bunlar çok basit ama çok önemli şeylerdi. Devletimizin bu tür imkanları ise o dönemde fazlası ile vardı. Organizasyonu yapanlar utanmasalar nerdeyse şehit ailesine taksi tutup gelin diyeceklerdi .Şehidin fotoğrafını bile dayısı fotokopi ile çoğaltarak cenazeye katılanların yakasına taktırmıştı. O törene ait askerlerin elinde bir kare fotoğraf dahi olmadığını sonradan öğrenmiş olmak ,aileyi son derece üzmüştür. Bu kadar sorumsuzluk ,bu kadar ihmal ,bu kadar acemilik bir arada olur muydu? Definden önce 3 gece, 3 ayrı hastane morgunda bekletilen bir şehidin cenazesi için bu kadar uzun bir süre içerisinde doğru dürüst hazırlık yapılamaz mıydı? Aynı acemilik Kars'da yapılan cenaze töreninde hiç yaşanmamıştı. Her zaman söylediğim gibi tekrarlıyorum.90'lı yılların başında bir çok şeye hazırlıksız yakalanmıştık, bu tür aksaklıkları da ihmalleri de ona bağlıyorum. Ama yine de bu tür aksaklık ve ihmaller olmamalıydı. Maalesef olanları da unutmak hiç mümkün olmuyor. Elbette 90'lı yılların tamamı böyle değildi. Bugün bütün bunları görüyor olmamız hiç kimseyi rahatsız etmemelidir. Nereden nereye artık şehit cenazelerinde gerçekten profesyonel bir ekip ,hatta birkaç koldan birkaç ekip bu tür olumsuzlukların yaşanmasına en ücra köydeki bir cenaze töreninde bile asla izin vermiyor. Doktorsa doktor ,hemşire ise hemşire, psikolojik destekse psikolojik destek ,araçsa araç, çadırsa çadır ,cenazeye katılanların içeceği suya kadar her şey şehidin cenaze töreninin yapıldığı yerde ve şehidin evinde veya babaevinde hazır ediliyor. Bunlar görüp kısaca özetlediklerim aslında daha fazlası yapılıyor. En önemlisi de şehidin evi bayraklarla süslenip donatılıyor.
Şehit Astsubay İlhan Hamlı'nın Asri Mezarlık şehitliğindeki defin işlemi okunan dualarla tamamlandıktan sonra ,askerler tarafından saygı atışı yapıldı. Saygı atışına müteakip Iğdır'da şehit Astsubay İlhan Hamlı'nın tabutuna sarılan Türk bayrağı askerler tarafından katlanarak cenazede taşınan çerçeveli siyah beyaz fotoğrafla birlikte bayrak kutusuna konulmadan bayrak kutusuz olarak Samsun Garnizon Komutanı tarafından şehidin babası Ahmet Hamlı'ya takdim edildi ve mezarlıktaki tören sona erdi. Bayrak takdiminde ne zamanın Vali nede zamanın Belediye Başkanı yoktu. Artık şehit Astsubay İlhan Hamlı Şehadetinden 3 gece sonra sonsuzluğa uğurlandığı kara toprağın kara bağrında yatan gerçek bir kahramandı. Vatan sağ olsun denilerek en sevdikleri tarafından Allaha emanet edilmişti. Şehidin annesinin dudaklarından dökülen tek kelime vardı o da "Vatan sağ olsun" du. Bedriye anne 85 yaşına rağmen o asil dik duruşundan hiç vazgeçmedi her şart altında "Vatan sağ olsun" demeye devam ediyor. Hiç şüphe yok ki bütün acılarına rağmen sonsuza kadar "Vatan sağ olsun " demeye devam edecektir. Siz istediğiniz kadar bazı şeylere isyan edin ,yanınızda olması gereken karşınızdaki yetkililer birilerinden kesin emir almadan ne yapacağını bilmiyorsa, farklı bir şey olmayacağı her zaman önceden bellidir. Şehitliğin bulunduğu mezarlık şehidin babaevine 10 -15 dakikalık yürüme mesafesindeydi. Yine de şehit ailesinin evlerine araçla bırakılmaları gerekirdi. Aile 3 gecenin uykusuzluğu ve yorgunluğu ile çok perişandı. Aile devletin tahsis ettiği bir resmi araçla değil ama cenazeye katılan bir dostlarının özel araçlarıyla babaevine bırakıldılar. Şehidin cenaze töreninden sonra ailenin takibini yapan hiçbir resmi görevli olmadı. Ne Garnizon Komutanı ,ne Vali nede Belediye Başkanı nede başka bir görevli aileye teselli ve Başsağlığı dilemek için şehidin babaevini bir kez bile ziyaret etme zahmetine katlanmadı. Cenaze sırasında insan bunları çok fazla idrak edemiyor. Ama sonrasında iki elinin arasına başını koyup düşünen bir insan bunları içine asla sindiremiyor. İnsan geçmişte yaşadığı duyarsızlıkları hatırlayınca ne biçim saçmalıklar ve vefasızlıklar yaşamışız diye ister istemez o acı günleri yüreğinde büyük bir buruklukla hatırlıyor. Ama bu yüzden şehit ailesi hiçbir devlet kurumuna kırgın ya da kızgın değil. Devletimiz özünde dünde bugünde hem şevkatli hem de vafalıdır. Düşüncesi ailenin ilkesi olmuş. Buradaki kırgınlığımız ve kızgınlığımız işini iyi yapmayan ya da yapamayan , hiçbir insiyatif alamayan bugün artık geçmişte kalan o bazı sorumsuz ama sorumlu ,duyarsız ve ceberrut anlayışlı yönetici ve yetkilileredir.
Dünya dönüyor, zaman su gibi akıp gidiyor. Zamanı geriye sarmak, durdurmak ya da beklemeye almak mümkün değil. Zaman denilen o ele avuca sığmayan delifişek kavram her canlının yaşam dilimindeki sınırlı bir süreç. Gün geliyor o zaman dediğimiz delifişek kavram ,bir varmış bir yokmuş masalı gibi oluyor. Önemli olan zaman denilen kavramın içinde sessizce kaybolup gitmemektir. Onlar 4 güzel Astsubay sivil ve silahsız oldukları halde tam 29 yıl önce Iğdır il sınırları içerisindeki Pamuk Geçidi Mevkiinde 18 Nisan 1992'de bölücü hainler tarafından gerçekleştirilen yol kesme eyleminde şehadete koştular.O 4 güzel Astsubay tam 29 yıl önce 21 Nisan 1992'de Samsun , Niksar (Tokat) ve Ankara'da vatan toprağına emanet edildi. 29 yıl insan yaşamında az bir zaman dilimi değil. Eğer bugün hala o 4 güzel insanı unutmadık diyorsak ve her fırsatta şehitlerimizi minnetle ve saygıyla anıyorsak , bu onların gerçekten unutulmadıklarını gösterir. Doğubayazıt Iğdır Karayolunda Pamuk Geçidi Mevkiinde Devlet karayolunu Devlete rağmen güpe gündüz kesip 4 güzel Astsubayı hunharca şehit eden eli kanlı, beyni uyuşturulmuş bölücü PKK'lı hainler o gün yaptıklarına pişmanlık duymamış olsalar bile ,eninde sonunda tümden pişman edildiler. Biliyoruz ki , o hain olaydan 5-6 ay sonra, o olayda kirli izi olan bütün bölücü hainler Erzurum'un Olur ilçesinde güvenlik kuvvetlerimiz tarafından çatışmada etkisiz hale getirildiler. Şimdi o hainlerin ne isimleri ne de kendileri hatırlanıyor. Ama o 4 güzel insanı hiç unutmadık ,hiç unutturmadık ,hiç unutturmayacağız. Biz isimlerini unutsak bile şehitlerimizin kanının renginden kıpkırmızı rengini alan bağımsızlığımızın sembolü şanlı al bayrağımıza bakınca onda tüm şehitlerimizin isimlerini birer birer görüyoruz. Kim yok ki o isimler arasında, hangisi unutulmuş, hangisi hatırlanmıyor. Şu bir gerçek ki; Şehit Astsubaylar İlhan Hamlı, Naci Yıldırım ,Erkan Iğdır, Mustafa Karaçimen ve tüm cennet kokulu şehitlerimiz şanlı bayrağımıza tertemiz kanlarıyla renk katmış bizim gerçek kahramanlarımızdır. O kahramanlarımızı ,ne de diğer kahraman şehitlerimizi ne unutur, ne de unuttururuz. Bu bir bayrak yarışıdır ; şehitlerimizi unutmayın ,unutturmayın. Şehitlerimizi unutursak ya da unuttursak kalbimiz dursun. Şehitlerimizin ruhları şad ,mekanları cennet olsun.
Sevgili Şehit Astsubaylarımız; İlhan HAMLI, Erkan IĞDIR, Mustafa KARAÇİMEN ve Naci YILDIRIM sizleri o kadar özledik ki attığımız adımda ,aldığımız nefeste hep bizimlesiniz. Sizleri asla unutmayacağız ,asla unutturmayacağız?
Sevgili Şehidimiz annemizin annesinin mavi gözlü paşası Astsubay İstihkam Teknisyen Kıdemli Üstçavuş İlhan HAMLI;
Annen Bedriye HAMLI, (baban Merhum Ahmet HAMLI), abin Ayhan HAMLI ve sizi sevenlerin tamamı yani hepimiz dün olduğu gibi bugünde; özlemle ,rahmet ve minnetle şehadetinizin 29. yılında sizleri ( Pamuk Geçidi şehitlerimizi) ve tüm şehitlerimizi bir kez daha saygıyla anıyoruz... Nisan 2021/SAMSUN