13 Mayıs, 301 maden işçisinin yaşamını yitirdiği Soma faciasının yıldönümüdür.
Aradan acılı bir yıl geçti.
Sorumlular cezalandırılamadı: Zar zor iki duruşma yapılabildi; sağ olan yetkililer ölen arkadaşlarını suçladı, patronu akladılar.
İşçi cinayetlerini önlemek için kimi yasal düzenlemeler yapıldıysa da somut adımlar atılmış değil.
Güvenli olmayan bazı madenler kapatıldı; ama,oralardaki işçiler ve aileleri mağdur oldu.
Enerji Bakanı Taner Yıldız, 6 yıllık bakanlığı döneminde en büyük mahcubiyetinin Soma ve Ermenek’teki maden kazaları olduğunu söyledi. “Bunlar tabii afetlerden değil, kusurlardan kaynaklandı. Bu, benim ve bakanlığımın mahcubiyetidir. En kötü işlerimiz bunlardı” dedi.
Soma da 16 Mayıs ta sendikaların, 13 Mayıs ta ise siyasi partilerin programlarından dolayı kendi seslerinin yeterince duyulamayacağını düşünen acılı aileler,10 Mayıs’ta miting düzenledi. Aileler, adalet istedi… Yanan bizdik, siz kömür sandınız. sözü, acının boyutunu ortaya koydu.
Bir yılın acı içinde geçtiğini anlatanlar,301 eşin dul ve 432 çocuğun da yetim kaldığını söylüyor.
Hele o çocuklar!
Nasıl geçirdiler bu yılı babasız?
“Sizin hiç babanız öldü mü,
Benim bir kere öldü kör oldum…”der ya Cemal Süreyya.
Elinizi havaya kaldırdığınızda ya da düştüğünüzde tutacak birisi olmadan yürümenin ve öylece büyümenin ne demek olduğunu bilir misiniz?
Bundan sonra ülkemizin vicdanı “Soma’yı Unut(ma)maktır!..”