Gövdeleri vatan toprağına, acıları milletin yüreğine düştü. Yürekler yandı. Sönmez bu yangın, hesaplar soruluncaya, katiller cezalanıncaya ve millet ebedi huzura kavuşuncaya kadar sönmez. Sönerse şayet söndürenlere yazıklar olsun.
Cenazeler toprağa tevdi edilecek yarın aziz vatanın yedi ayrı noktasında. Saflar dizilecek, talkınlar verilecek, dualar edilecek, namazlar kılınacak. Ve hocalar saf tutup el bağlayan yarene soracak 'hakkınızı helal ediyor musunuz?' diye. Böyledir usul, adap, edep ve erkan… Ve cemaat hep bir ağızdan cevap verecek: 'Helal olsun, helal olsun, helal olsun…' Ve dahi yine soracak 'razı mısınız?' diye. El cevap: 'Razıyız, razıyız, razıyız…'
Ey aziz şehit, ey hayatının baharında vatan için 'bir gül bahçesine girercesine toprağın kara bağrına giren' yiğit, sen bizden razı mısın, sen helal edecek misin bize olan hakkını? Asıl soru bu, asıl alınması gereken helallik senin bize olan hakkının helalliği. Sahi, sen yiğidim, sen bize helal edecek misin kan hakkını, can hakkını, daha bir gül koklayamadan ve de 'bir çiçek dermeden sevgi bağından' vazgeçtiğin yaşama hakkını helal edecek misin biz fanilere. Helal edecek misin, helal edecek misin, helal edecek misin? Edebilecek misin?
İnancımıza göre makamları cennet-i aladır, komşuları Hazreti Peygamberdir şehitlerin. Biz kim onlara cennet-i ala için, Allah'ın rahmeti için dua etmek kim? Dua edeceğiz elbet, edelim de bunu da bilelim.
Dua asıl bize lazım, daldığımız gaflet uykusundan uyanmamız için. Dua asıl bize lazım yeniden dilde, fikirde, işte ve imanda bir olmamız, millet olmamız için. Bir dağ gibi, bir dev gibi doğrulmamız ve bir zamanlar hükmettiğimiz dünyaya nizam vermek üzere yeniden hükmetmemiz için.
Şehitlerin aziz hatırası önünde tazimle eğiliyor, bu yedi aslanı ve milletimizin tüm şehitlerini rahmetle anıyor büyük milletime baş sağlığı diliyorum.