Bırakın tartışmayı müzakereden hatta konuşmaktan bile korkuyoruz ve kaçıyoruz. Bu kent konuşulmadan atılan adımların, yapılan yanlış yatırımların ve harcanan kaynakların, kurutulan doğal zenginliklerin ağır yükü altında bel veriyor.
Büyük Cami önündeki bu kentin ve hatta bu ülkenin en pahalı otoparkında toprağa gömülen yüzbinlerce, belki de milyonlarca liralık zarar bunların en hafifi. Dereköy Balıkçı Barınağı mendireğinin üç on paralık bir kazanç hayaliyle uzatılmasının bedelini yaklaşık yirmi kilometrelik sahil şeridinden kaybolan topraklar, yapılan dolgularla hala ödüyoruz, ödemeye de devam edeceğiz.
Şimdilerde hem denizin kumu hem de derenin taşıdığı rüsubatla(çöküntü, tortu) dolan, dolmak üzere olan tersane alanı da aynı konuşulmaz, aynı tartışılmaz ve kendinden başkasını asla dinlemez üstün aklın ve iradenin ibretlik bir örneğidir.
Saymakla bitmez bu kentteki yanlış ve yanlış olduğu kadar da zararlı yatırımlar. Her şeyiyle gerçekten modern bir spor tesisi olan stadyumun kuruluş yerinin yanlışlığı da artık herkes tarafından kabul edilmektedir. Ne yazık ki yapacak pek bir şey yok.
AB fonlarının ciddi katkısıyla yenilenen ve 2017 sonunda açılacağı müjdesi verilen ama hala açılamayan Samsun-Sivas(Kalın) demiryolu hattı da bir başka ihmalin ya da mevzuat umursamazlığının eseri. TCDD Hemzenin Yönetmeliğinin 'günlük araç momenti 30.000'in üstünde olan yollarda hemzemin geçit yapılamaz, ya alt geçit ya da üst geçit yapılması gerekir' amir hükmüne rağmen Kılıçdede kavşağında hemzemin geçit yapılmıştır. Bu bilgisizlik değildir, bu bilimi ve tekniği umursamak, bu kanunu hiçe saymaktır. Faturasını ne yazık ki bu millet ödeyecektir.
Şimdilerde Samsun'un gündemine yeni bir konu olarak Türkiye'nin en bereketli ovalarından Çarşamba Ovası'na kurulacak olan 'biyoenerji' santrali girmiştir. Konuşulmuyor, tartışılmıyor ya yerden yere vuruluyor ya da göklere çıkarılıyor. Santral kurulmadan hava kirlendi bile. Alınan verilen para söylentileri ne yazık ki her geçen gün biraz daha fazlalaşıyor.
Yapılacak iş bellidir; konuşmak, anlamak ve anlatmak. Bir de bilim adamlarının görüşlerine başvurmak. OMÜ 45 yıllık geçmişi olan köklü bir kurum, bu kentin yüz akı. Eğer bu santral bölgesel bir yatırımsa ve tartışılan bölge bu kent ise bu kentin üniversitesinden alınacak bilimsel bir rapor herkes için belirleyici ve yönlendirici olur diye düşünüyorum.
Çevreye zarar vermeyen hiçbir sanayi yatırımı yoktur. Ama önemli olan zararın kabul edilebilir seviyede ve faydasının zararından çok fazla olmasıdır. Ülkenin enerjiye olan ihtiyacı ile tarıma olan ihtiyacı ve söz konusu santralin birine katkısı ile öbürüne zararı bilimin süzgecinden geçirildiğinde sanırım çok daha sağlıklı kararlar verilebilir.
Endişeleri giderilmeden atılacak adımlar tartışmaları yarınlara taşmaktan başka bir işe yaramayacaktır.