Samsun tarihi ile yazılan eserlerin pek çoğunda Samsun'un en eski adının Amisos olduğu, şehrin bu antik kentin kalıntıları üzerinde yükseldiği anlatılır. Günümüzde hazırlanan eserlerin büyük kısmında da bu hüküm hiç sorgulanmaksızın devam ettirilir. Ancak kentin yerleşme evrimi incelendiğinde gerçeğin böyle olmadığı açıkça anlaşılabilir. Bununla birlikte Samsun tarihi ile ilgili bu zamana kadar oluşan algılar o kadar güçlü haldedir ki bunların bir kısmının tarihî delili olmadığı ortaya konulması bile büyük tepki görebilmektedir. Amisos harabelerinden bir şehir inşa edenler ya da Amazonlar üzerinden kent kimliği oluşturmaya çalışanlar bunların başında gelir.
Yazımıza konu yaptığımız Amisos, Samsun mu? sorusunun cevabı şehrimizin tarihi açısından büyük önem taşımaktadır. Bu konuda doğru cevapları bulabilmek için eldeki veriler üzerinde analitik düşünmek oldukça önemlidir. Akalan'da çıkarılan arkeolojik malzemelerden anlaşıldığı kadarıyla MÖ VII. yüzyılın son çeyreğinde açılan[1] Amisos kolonisi Miletoslu göçmenler tarafından ticaret yapmak maksadıyla kurulmuştur. Kentin ticaret merkezi olarak kurulduğu not edilmesi gereken ilk önemli husustur. Şehirlerin gelişimi kuruluş amaçlarına bağlı olarak farklılık gösterdiğinden Amisos da bir ticaret merkezi olarak kayıt altına alınmalıdır. Nitekim bazı şehirler bir meydanın ya da önemli bir dini yapının çevresinde gelişirken bazıları bir kale-şehirdir ve bölgeyi korumak üzere inşa edilen kalenin etrafında büyür. Samsun'un gelişimi bu mantıkla değerlendirildiği zaman Miletosluların kurduğu Amisos kolonisi bir ticaret merkezi, etrafı surlarla çevrilerek getirilen malların korunduğu ve alışveriş yapıldığı bir yer olarak tasarlanmıştır. Cenevizliler tarafından 1419'da yakıldığı zamana kadar da bir ticaret merkezi olarak kalmıştır. Şehri kuran Miletoslulardan son sakinleri olan Cenevizlilere kadar bölgeyi elde tutanlar, başka kolonicilerin bile buraya yerleşmesine müsaade etmemişlerdir. Haliyle burası bir ticaret merkezi vasfıyla yaşamıştır. Amisos kolonisinin yer aldığı Baruthane mevkiinde bulunan kalenin çevresinde bir yerleşim olmamıştır. Osmanlılar 1419'da şehri kuşattığında onlara karşı duramayacağını anlayan Cenevizliler yöreden ayrılırken Amisos'u yakıp gitmiştir.[2] Bu tarihten sonra bölge harabe haline gelmiş olup yakın zamana kadar da ıssız vaziyettedir.
Samsun'da ikinci bir kale Selçuklular zamanında kurulmuştu. Bizans kaynaklarına göre 1178'ten itibaren Samsun sahilinde Selçuklular görülmekteydi.[3] Amisos'un doğusunda, bugünkü Saathane Meydanı ve çevresinde Türklere ait olup geç dönem kaynaklarında Müslüman Samsun adıyla anılan bir yerleşim yerinden bahsedilmektedir. Samsun şehri 1184'ten itibaren yapılmaya başlanan kale ile Selçukluların Karadeniz'deki üssü haline gelmiştir. Bu kalenin etrafında başlayan Türk iskanı ile birlikte Amisos kolonisinin hemen doğusunda, bazılarının ifadesiyle bir ok atımı mesafede[4] bir kale-şehir ortaya çıkmaya başlamıştır. Türk kaynakları tarafından Müslüman Samsun olarak adlandırılan bu şehrin büyümesi sonucu Samsun şehri ortaya çıkmıştır. Bu gelişmeler yaşanırken Amisos kolonisi, ilk kurulduğu zamanki izole yapısını koruyarak Baruthane'de varlığını sürdürmüştür. Türk kaynakları da bu şehre Gavur Samsun der. Osmanlı hakimiyetine kadar iki merkezli bir şehir hüviyetine sahip olan Samsun, Osmanlıların bölgenin tamamını ele geçirmesinden sonra birleşmiştir. Bununla birlikte Saathane ve çevresinde büyüyen Müslüman Samsun bir Türk-İslam şehri olarak gelişmesini devam ettirirken Amisos arkeolojik bir alan haline dönüşmüştür.
Sonuçta Amisos, Samsun değildir. Koloniciler tarafından kurulan şehir coğrafi ve tarihî derinliği açısından farklı bir yer, Samsun farklı bir yerdir. Bölgedeki en eski yerleşim yeri olan Tekkeköy'deki mağara yerleşimleri ya da İkiztepe'de ortaya çıkan yerleşim nasıl farklı bir uygarlığın ürünü ise Amisos ve Samsun da farklı medeniyetlerin ürünüdür. Amisos kolonicilerden XV. yüzyıla kadar ticaret merkezidir. Osmanlılara kadar ticaretle uğraşan toplulukların denetiminde kalmıştır. Etrafında bir yerleşim olmamıştır. En son Cenevizliler yakıp gittiklerinde geride surlar içerisinde bir ticaret kolonisi bırakıp gitmişlerdi. Selçukluların Saathane civarında kurduğu kale ise Türklerin Karadeniz'de söz sahibi olabilmesi açısından çok önemli bir askeri merkezdi. Ancak daha da önemlisi bu kalenin çevresinde oluşan mahalleler Samsun şehrinin ilk parçaları olmuştur. Samsun son yıllara kadar Saathane'nin çevresinde büyüdü. O yüzden Samsun şehrinin ortaya çıkışını Selçuklularla birlikte başlatmak tarihî gerçeklere uygun düşer.
[1] Darejan Kacharava, 'Polis Hellenis in the Black Sea Area', Actes du X Symposium de Vani Pont-Euxin et Polis (23-26 Septembre 2002), Paris 2005, s. 11 vd.
[2] Solak-zade Mehmed Hemdemî Çelebi, Solak-zade Tarihi, I (nşr. V. Çabuk), Ankara 1989, s. 179 vd.; Hoca Sadettin Efendi, Tacü't-Tevarih, II (nşr. İ. Parmaksızoğlu), Ankara 1992, s. 96 vd.
[3] Anthony Bryer, 'A Byzantine Family: The Gabrates, c. 979-c. 1653', University of Birmingham Historical Journal, XII (1970), s. 170.
[4] Johannes Schiltberger, Türkler ve Tatarlar Arasında (1394-1427) (nşr. T. Akpınar), İstanbul 1995, s. 51; Ruj Gonzales de Clavijo, Embassy to Tamerlane 1403-1406 (nşr. G. Le Strange), London 1928, s. 108.