n

n
n Daha dün yazmıştım “Bu işin cılkı erken çıkmaya başladı” diye. Meğer akil adamların bazıları Apo’nun “akil!” adamlarıymış da haberimiz yokmuş. BDP Grup Başkanvekili Perin Buldan açıklamasa yine de haberimiz olmayacaktı. Buldan’ın dediğine göre “akil(!) adamların(!) bazıları, Öcalan tarafından önerilmiş ve önerilen isimler genelde de kabul görmüşler!” Vah ki vah! Biz onları her şeye rağmen bizim yahut da en ağırından “hükümetin adamı” biliyorduk meğer içlerinde “Apo’nun adamları” da varmış!
n
n
n
n “Hepimiz Ermeniyiz, Hepimiz Hrantız” diye pankart açanlar vardı, onları biliyorduk. Tarihin en haysiyetsiz yalanının ve en ağır suçlamasının kuyruğuna takılıp “soykırım” sahtekarlığı adına Ermenilerden özür dileyenler vardı, onları da biliyorduk. “Askerle değil dağdaki PKK’lılarla olmak isterim” diyeni de “ Türkiye daha da bölünsün” diyeni de vardı, onları da biliyorduk, terörden hapse mahkum olanını da biliyorduk ama APO’nun adamlarının olduğunu bilmiyorduk.
n
n
n
n Şimdi soru ve sorun şu: Kim hükümetin adamı, kim Apo’nun adamı? Bu isimler açıklanmadığı sürece o listedeki herkes Apo’nun “adamı” şüphesiyle karşı karşıya karşıyadır. Bu ağır bir zandır. Her ne kadar Apo, hükümet ya da hükümetin tevil maksatlı ifadesiyle istihbarat birimleri tarafından muhatap alınsa da; hala bu milletin büyük kesiminin gözünde bir kanlı katildir, bir vatan hainidir. Türk adaletinin adil ve aleni bir mahkeme sonunda boynuna astığı yafta, aynen böyle demektedir ve halen onun boyunda durmaktadır.
n
n
n
n Bu BDP’lileri sevmiyorum, kızıyorum ama şu açılım denen saçılım sürecinin nereden nereye evrildiğini ya da savrulduğunu yine onlardan öğreniyoruz. Bize hep “İmralı” diye sunulan sürecin aslında “Erbil” ya da “İmralı- Erbil” süreci olarak algılandığını da yine onlar söylüyor. Şu sözler BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’a ait: “Süreçte sadece Türkiye’deki Kürtlerin kaderi çizilmiyor, bütün Kürdistan’ın kaderi çiziliyor. Kürtlerin ulusal taleplerde birlikte hareket etmeleri gerekiyor. Sürece Erbil ya da İmralı-Erbil süreci adı verilebilir. Diğer tüm grup ve fraksiyonları da bu sürece katmalıyız.”
n
n
n
n BDP’liler süreci doğru okuyor ve doğru açıklıyor. Doğru okudukları için de doğru konuşlanıyorlar. Tüm grupları ve fraksiyonlarıyla aynı noktaya, aynı hedefe kilitleniyor, en azından kilitlenmek için çaba harcıyorlar. Süreci doğru okumayan/okuyamayan/ okuduğu halde seslendiremeyenler ne yazık ki sadece bizleriz. Yani bu vatanın bölünmez bütünlüğüne, bu milletin birlik ve dirliğine, bu devletin ebed müddet bekasına inanmış ve iman etmiş milletin asli unsuru olan bizler.
n
n
n
n Devir şu veya bu küçük hesapların, koyu parti taassuplarının ve inatlaşmalarının devri değildir. Devir herkesin, kim hangi partiye, hangi ideolojiye, hangi mezhep ve meşrebe, hangi tarikat ve cemaate mensup olursa olsun, bu mensubiyetini ve farklılığını koruyarak ve diğerinin farklılığına saygı duyarak Türklük ve Müslümanlık ortak paydası etrafında buluşması ve birbiriyle kaynaşması devridir. Bu “İmralı-Erbil” sürecine karşı çıkış sadece şu veya bu partililerin değil tüm partililerin kendi siyasi kimlikleri içinde ilk ve en asli görevidir. Siyaset yapıcıları o siyaseti oylarıyla besleyen geniş tabının uyarısı kadar hiçbir uyarı olumlu etkilemez. Tarih herkesi kendi partisi içindeki tavrıyla da yargılayacaktır. Parti disiplini gerekçesi hiçbir zaman milli endişenin önüne geçemez.
n