n

n
n Onu ilk gördüğümde ilkokul dördüncü sınıftaydım. O Sivas’taki ‘Kıbrıs Türktür’ mitingine Dr. Fazıl Küçük ile gelmiş, ben de babamla gitmiştim. O kürsüden meydana bakıyor ben de meydandaki muazzam kalabalığın arasından bir boşluk bularak kürsüdeki iki devi görmek için çırpınıyordum. Bir ara birileri ‘Kur an, bayrak ve hançer’ hediye etti, her ikisi de öpüp başlarına koydu. O sahne hala gözümün önündedir. Bir de meydanı dolduran binlerce insanın ‘Ya Kıbrıs Ya Ölüm’ diye haykırışı. Ben de bir çocuk ciğerinden ancak çıkabilen cılız sesimle meydanı dolduran o gök gürültüsüne katkı vermeye çalışıyordum!
n
n
n
n Onu daha sonra daha yakından görmek ve tanımak şansını yakaladım. Antalya’daki ‘Birinci Türk Dünyası Kurultayı’nda üç gün birarada olduk. Samsun’da kendilerini televizyon programımda konuk olarak ağırlamanın mutluluğunu ve onurunu yaşadım.
n
n
n
n O seksen yılı aşkın bir ömrü, Kıbrıs Türklüğü’nün varlığını koruma ve Kıbrıs’ın Türkiye’nin ayrılmaz bir parçası olduğunu dünyaya anlatma mücadelesine verdi. Ana vatandan koparılmış bir yavru vatan toprağında bir yabancı ülke vatandaşı olarak açtığı gözlerini şanlı bir mücadelenin sonunda bağımsız bir devletin özgür bir vatandaşı olarak kapadı. Devletini kaybetmiş bir dedenin torunu olarak dünyaya gelmişti, dünyadan torununa bağımsız bir devlet bırakarak göçtü.
n
n
n
n Onun hayatı; zor günlerde vazgeçilmez kahramanların sonraki dönemde nasıl ihanetlere uğradığını gelecek nesillere anlatmak açısından müthiş bir örnektir. İnsanların ve insanlığın kanla, barutla, canla sınandığı zor günlerde kuytularda saklanan tufeylilerin zaferden sonra parsa kapma ya da cephede ele geçirilemeyen vatanı düşmanlara diplomasinin karanlık koridorlarında peşkeş çekmede nasıl da yüzsüzleştiğini görmenin ve göstermenin de acı, hicran ve utanç verici ama ibretamiz örnekleriyle doludur onun hayatı.
n
n
n
n Hala gözümün önündedir Annan Planı’nın ‘Yes annem’ ucuzluğu ya da Soros sermayesinin pahasıyla kabul edildiği 24 Nisan 2004 akşamı bazılarının yüzündeki müstehzi sırıtma. Bir ihanet planına evet demeyi barışa adım atmak gibi algılayan zihniyetin yüzündeki o müstehzi ifade; sadece bir kahramana saygısızlık değil aynı zamanda bir tarihe de ihanetti.
n
n
n
n O benim kahramanımdı, o Kıbrıs Türklüğünün bağımsızlık savaşının kahramanıydı, o Türk tarihinin son kahramanıydı, o Rauf Denktaş’tı. O iş başındayken Kıbrıs’ı savunmuştu, Türkiye’yi savunmuştu, kısacası Türklüğü savunmuştu. Bir ömrü bir ideale adamıştı. O inançla yaşadı, tam bir yıl önce 13 Ocak 2012 günü o imanla öldü. Nur içinde yatsın.
n
n
n
n
n