Ben İstiklal Harbinin önemli ismi, Şark Fatihi Kazım Karabekir Paşayı, henüz ortaokul çağlarımda rahmetli babamdan dinleyerek tanıdım. Sonra her fırsatta onunla ilgili kitaplar okudum. İstiklal Harbimiz isimli kaynak eseri yasaklı olduğu altmışlı yıllarda bizim evde başucu kitabıydı. Kahramanlığın, inanmışlığın ve fedakarlığın timsali bu insanı geçen haftanın cumasında kızı Timsal Karabekirden dinledim. Babamın anlatışını ne kadar sevdiysem Timsal Karabekirin anlatışına da o kadar hayran kaldım.
Her ferdin isteyeceği ama pek az ferdin elde edebileceği bir manevi mirasın sahibi olan ve soyadı itibariyle gıyaben tanıdığım Timsal Hanımı bir erdemin, bir vakarın ve hepsinden de önemlisi Mili Mücadelenin ve o mücadelenin eseri Türkiye Cumhuriyeti nin imanlı ve ateşli bir ferdi olarak görmek, bana hiç sürpriz olmadı. Babasının sadece adına değil eserine de sahip çıkması kadar doğal ne olabilirdi ki?
Müthiş akıcı bir üslup, bitmez gibi görünen bir enerji, son derece düzgün bir Türkçe ve konuya tam hakimiyetle dolu bir iki saat nasıl geçti anlamadım. Timsal Hanım, iki ay kadar önce Samsun Ülkü Ocakları Bilimler Akademisinin konuğu olarak bu kente gelmişti ve ben o zaman kendisini dinleyememiştim. Yakaladığım şanstan sonra kaçırdığım fırsata yanıyorum. Bir değil birçok kere aynı keyif ve ilgiyle dinleyeceğime ve asla bıkmayacağıma eminim.
Timsal Karabekiri ilk defa görüyor ve dinliyordum ama Banu Avarı çok önceden tanıyordum. Yazıları da, konferansları da, sohbetleri de bana yabancı değildi. Bilgisini, birikimin, hitabetini ve dünyaya bakışını yakından biliyordum. Timsal Karabekirin hemen arkasından tüm bir günü de Banu Avarın konferansı ve sohbetiyle unutamayacağım bir güzellikle dolu geçirdim.
Cumhuriyetin bu iki kadını arasında bir hayli yaş farkı vardı ama en ufak bir iman ve inanç ayrışması yoktu. Timsal Karabekir bir gün önce AKMnin bir salonunda nasıl bir bilgi birikimi ve inançla cumhuriyeti savunmuşsa; Banu Avar da aynı binanın bir başka salonunda ertesi gün aynı cumhuriyeti benzer bir imanın ve bilginin beslediği aynı kararlılıkla sahiplenmişti. Üstelik bir de bizleri son derece geniş bir ufuk turuna çıkarmıştı. Milli Mücadele nin ışığında bugünümüzü ve yarınımızı aydınlatmıştı.
Her iki konferansta da dinleyicilerin büyük çoğunluğu gençlerdi. Milli Mücadele ve milli değerler söz konusu olduğunda heyecanları ve hassasiyetleri görülmeye değerdi. O heyecan ve hassasiyet, zaman zaman küçük siyasi hesaplaşmaların kirli atmosferinde yüreğime çöken tüm pusları silip attı. Maya sağlamdı, ocak sönmemişti, biz yaştakilerde kül bağlasa da kor ateş tüm genç yüreklerdeydi. O gençleri gördükten sonra ben Türk Dünyası nın geleceğine çok daha büyük bir iman ve heyecanla bakıyorum.
Timsal Karabekiri Büyükşehir, Banu Avarı da İlkadım Belediyesi getirdi. Ben her iki Sayın Başkanı ama bu arada ve özellikle de Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanı Necmi Çamaş ile İlkadım Belediyesi Kent Konseyi Gençlik Meclisi Başkanı Hüseyin Kürşat Geze ve Yavuz Yazganı tebrik ediyorum.