n

n
n Bir topluma yapılacak en büyük kötülük o toplumun “birbirini kavrayan, kucaklayan ve bütünleyen” ve o toplumu millet yapan kutsallarını ya sinsi planlar ya aptal tartışmalar ya da her ikisinin işbirliğiyle karşı karşıya getirmektir. Türk milleti, son zamanlarda böyle bir tehlikeyle karşı karşıya getirilmek isteniyor ve ne yazık ki bazı kesimler de bu tuzağa safça düşüyor.
n
n
n
n Bu millet en az bin yıldan beri neredeyse tamamıyla diyebileceğimiz büyük çoğunluğuyla Müslümandır. Bu imanla bin yıl huduttan hududa, gazadan gazaya koşmuş, adeta İslam aleminin “yol açıcı kılıcı koruyucu kalkanı” olmuştur. Bu millet bir tek İberik yarımadasına (İspanya-Portekiz) gidemedi orada da ne yazık ki İslamiyetten eser kalmadı. O İberik Yarımadası ki, sadece İslamın değil dünyanın en ileri ve en mütekamil medeniyetine beşiklik etmişti. O yarımada ki, bugünkü Batı, geldiği seviyeyi büyük ölçüde o medeniyete borçludur.
n
n
n
n Müslümanlar Cebel-i Tarık’ı güneyden kuzeye atlamışlardı, Hristiyan güçler kuzeyden güneye geçti. Eğer bu milletin denizcileri yetişmeseydi sırada Kuzey Afrika Müslümanları vardı. Türk leventleri İspanyol-Portekiz gücünün karşısına çıktı, kan verdi, can verdi ama Müslümanların katledilmesine izin vermedi.
n
n
n
n Bu milletin adı tektir ve bellidir, Türktür. Bin yıl bu millet Türk ve Müslüman olarak yaşamış, İslam alemine sadece “yol açıcı kılıç ve koruyucu kalkan” olarak değil aynı zamanda medeniyet kurucu olarak da hizmet etmiştir. Bin yıllık tartışılmaz bir kültür sentezinin ana unsurlarını birbirinin karşısına çıkararak toplumu bir daha biraraya gelemeyecek şekilde ayrıştırmaya fırsat vermek; tarihe affedilmez bir gaflet olarak geçecektir.
n
n
n
n Bu toplum “Türk müsün Müslüman mısın?” saçma salak tartışmasını “Elhamdülillah hem Müslümanım hem de Türküm” diyerek geride bırakalı çok oldu. Sağından solundan, bacağından kolundan çekiştirerek tekrar aynı sakat tartışma ortamına çekmeye, kim ne adına konuşursa konuşsun, kimsenin hakkı yoktur.
n
n
n
n Bu iki kavram, Türklük ve Müslümanlık veya Müslümanlık ve Türklük bu milletin kutsalıdır. Biri diğerinin asla karşıtı değildir. Milliyeti olmayanın dini yahut da dini olmayanın milliyeti bırakın tartışmayı; konuşmaya bile değmez. Sağlam ve geleceğe doğru emin adımlarla yürüyen her toplum bu iki değere de önem vermek, saygı duymak zorundadır. Mikro milliyetçilik, yerellik ve de kabilecilik dayatmalarıyla milliyetin inkarı, yok sayılması parçalanmaya, dağılmaya ve bu coğrafya üzerinde tarihi, milli, dini, ekonomik ve askeri hesapları ve hedefleri olan gayrı Türk ve gayrı Müslüman emperyalist devletlerin tuzağına düşmek olur.
n
n
n
n Son zamanlardaki yanlışlardan birisi de milli veya dini değerlere bağlılığa, sevgi ve sevdaya sınır çizmeye, ayar çekmeye, az veya çok gibi afaki ölçüler koymaya kalmak şeklinde gözüküyor.” Az milliyetçilik iyi çok milliyetçilik kötü” yaklaşımı batının yıllardır şuuraltımıza yerleştirmeye çalıştığı “Ilımlı Müslüman-Aşırı/Radikal Müslüman” tasnifinin “Az Müslümanlık iyi çok Müslümanlık kötü” söyleminin berbat bir kopyası değil mi?
n