Yaşamın merkezi artık gelinen noktada iyice anlaşıldı ki ekonomidir. Bizim gibi tüm dünya da ekonominin gidişatını nefesini tutmuş izliyor ve merakla ne olacağını bekliyor. Her zaman olduğu gibi üreten ve savurganlık yapmayacakların bir dünyasına doğru ilerliyoruz. Dünyayı yöneten üst aklın önemli kurumları IMF, Dünya Bankası, NATO, Birleşmiş Milletler gibi oluşumlardır. Bunlar bile sömürürken bir dengenin olmasını ve uzun vadede gerçekleşmesini isterler. Ürettiklerini satmak için her zaman bir piyasa olmalıdır ve bu piyasaların elinde bol para olmalıdır. Bu sistemin devamı için kendi ülkesini de uyarmak, Trump'un hatalarını göstermek de görevleridir. Bununla ilgili IMF son bir analiz çıkardı ve bu analizde dünya ekonomisini masaya yatırarak geleceğe projeksiyon yaptı:
'Uluslararası ticarete yönelik artan gerilimler nedeniyle, yaklaşık iki yıl önce başlayan geniş çaplı küresel genişleme, hem bir platoya takılmış hem de daha az dengeli hale gelmiş görünüyor artık. IMF en son çıkardığı Dünya Ekonomik Görünümü (World Economic Output) güncellemesinde bu yıl ve sonrasında küresel büyüme oranlarını yaklaşık yüzde 3,9 oranında tutmaya devam ediyor; fakat aynı zamanda ticaret savaşlarının gelişme hızına bakarak yakın vadede bile büyümenin daha kötü bir performans gösterebileceği konusunda uyarıyor.
IMF'nin hesaplarına daha detaylı bakalım. Fon, büyüme, gelişmiş ekonomilerde genel olarak güçlü olmakla birlikte, Euro bölgesi, Japonya ve Birleşik Krallık'taki ülkeler de dahil olmak üzere birçoğunda yavaşlama başladığına dikkat çekiyor. ABD ekonomisi söz konusu olunca da bunun tersine, büyük oranda vergi indirimleri ve artan hükümet harcamaları nedeniyle GSYİH'nin potansiyelden daha hızlı büyümeye devam etmekte ve halen güçlü bir istihdam yaratılabildiğine vurgu yapıyor. Fakat geçici mali teşviklerin etkisinin azalmasıyla ve uzun döngüsellik nedeniyle önümüzdeki birkaç yıl içinde ABD'deki büyümenin de yavaşlayacağı konusunda uyarıyor. Buna bağlı olarak da IMF gelişmiş ekonomiler için Nisan Dünya Ekonomik Görünüm tahminini yüzde 0,1 oranında azaltarak 2018'de yüzde 2,4'lük bir büyüme öngörüyor. 2019 için bu ekonomilerde yüzde 2,2'lik büyüme beklentisineyse koruyor.
Gelişmekte olan piyasa ve gelişmekte olan ekonomiler için kategorik bir grup olarak, 2018 için yüzde 4,9 ve 2019 için yüzde 5,1 oranında büyüme oranları öngörüyor IMF. Fakat yine bu toplam rakamların ülke değerlendirmelerinde farklı değişimleri gizlediği konusunun altını çiziyor.
IMF'ye göre Çin, ekonomisinde sorunlar olmakla beraber Fon'un önceki projeksiyonları doğrultusunda büyümeye devam ediyor. Latin Amerika, gelişmekte olan Avrupa ve Asya'daki bazı büyük ekonomilerde, şimdi Nisan ayı tahminlerinin altında büyüme oranlarını tahmin ediyorlar. Tedarik aksamaları ve jeopolitik gerginlikler petrol fiyatlarının artmasına, gelişmekte olan petrol ihracatçılarına (örneğin Rusya ve Orta Doğulu tedarikçiler) fayda sağlamasına rağmen ithalatçılara (örneğin Hindistan) zarar veriyor. Gelişmekte olan piyasa ekonomilerinin toplamı için, yukarı ve aşağı revizyonlar büyük ölçüde birbirini dengelemekte bu nedenle IMF açısından.
Fed politikası, ticaret savaşları
Her zaman olduğu gibi, Fed politikası küresel finansal gelişmelerin merkezinde. ABD'nin güçlü istihdam ve yükselen enflasyonu göz önüne alındığında, Fed önümüzdeki iki yıl boyunca faiz oranlarını yükseltmeye devam ederken, diğer gelişmiş ekonomilerle kıyaslandığında para politikasını sıkılaştırmakta ve ABD dolarını güçlendirmekte. Dolar, Nisan ayından beri geniş çaplı olarak değer kazandı bilindiği üzere ve gelişmekte olan ve ön plana çıkan ekonomilerin karşılaştığı mali koşullar biraz daha kısıtlayıcı hale dönüştü. Ancak mevcut finansal koşullar, bu sıkılaştırmaya rağmen tarihsel bağlamda nispeten henüz daraltıcı değil. Piyasalar – şimdilik – borçlular arasında ayrım yapmaya devam ediyor ve artan baskılarla politik belirsizlik veya makroekonomik dengesizlikler gibi belirgin zayıflıkları olan ekonomilerin sermaye hesapları sıkıntılar yaşamaya başladı. Fed para politikasını halihazırda beklenenden daha hızlı sıkılaştırıyor olsaydı, gelişmekte olan ülkeler grubu içinde çok daha geniş bir ülke yelpazesi daha yoğun baskılar yaşayabilirdi.
Ancak, mevcut ticaret gerilimlerinin daha da artması riski – güven, varlık fiyatları ve yatırım üzerinde olumsuz etkileri üzerinden – küresel büyümenin en büyük yakın vadeli tehdidi. Küresel cari hesap dengesizlikler ABD'nin nispeten yüksek iç talep büyümesi üzerinden artarken bu durumun mevcut gerginlikleri de körüklemesi büyük olasılık.
ABD, geniş bir ülke gruplarını etkileyen ticaret hareketlerini başlattı, Şimdi de doğal olarak Çin, Avrupa Birliği, NAFTA ortakları ve Japonya'dan ve daha küçük ülkelerden misilleme veya misilleme tehditleriyle karşı karşıya. IMF'nin modellemesi mevcut ticaret politikası tehditleri gerçekleştiğinde iş güveninin de azalması halinde, küresel üretimin 2020 yılına kadar mevcut projeksiyonların yaklaşık yüzde 0,5'inin altında olabileceğini gösteriyor. Küresel misillemenin odağı olarak ABD, zaten yüksek paya sahip olduğu dünya ihracat pazarında vergiyle karşılaştıkça soruna en hassas ülke haline dönüşecek hızla.'