İnternet haber sitelerinde “Efkan Ala’dan PKK itirafı” başlıklı bir haber dönüyor. “İnşallah doğru değildir” dediğim o habere göre İçişleri Bakanı Efkan Ala, AK Parti’nin Afyonkarahisar kampında “Hâkimiyeti sağlayamadığımız zamanlar oldu. Kırsalda terör baskısı arttı, şehirlere inmeye başladılar. Ve şehirlerde de hakim olmaya başladılar. Buna müsaade etmeyeceğiz. Aldığımız önlemleri göreceksiniz. Devlet hâkimiyetini göreceksiniz. Süreçte atmosfer değişikliği oldu, kamu düzenini sağlayacağız, seçime o atmosferde gideceğiz” diyesiymiş.
“İnşallah doğru değildir” dediğim haber işte bu haber. Gerçi varılan noktayı belirten bu ifadeler yürek dağlayıcı olsa da benim için de olayları parti gözlüğünün dar açısından değil de milli bakışın geniş çerçevesinden gören kimseler ve hatta sürecin içinde yer alan insanlar için de şaşırtıcı olmamıştır. Olayların nereye varacağı baştan belliydi ve ne yazık ki bu gelinen nokta, varılacak olan son nokta da değil.
Beni şaşırtan gelinen noktanın İçişleri Bakanlığı koltuğunda oturan en yetkili ağızdan itiraf edilmesi! Aslında hazin itiraflar yeni de değil. Daha on gün önce AKP Adıyaman Milletvekili Mehmet Metiner, “PKK’lı olmayanların Doğu’da seyahat özgürlüğü olmadığından” yakınıyordu katıldığı bir televizyon programında. İki gün önce de Başbakan Davutoğlu’nun çiçeği burnunda danışmanı eski akil(!) Etyen Mahçupyan da bir başka televizyon programında “PKK da süreç boyunca çok şey kazandı. Selahattin Demirtaş gibi herkesin beğendiği bir siyasetçi çıkardılar. Meşruiyet kazanma yolunda mesafe aldılar. Bölgede güçlerini pekiştirdiler. Öyle ki kamu düzeni bölgede şu anda devletin değil PKK’nın elinde” diyordu.
Mehmet Metiner’i de Etyen Mahçupyan’ı da sevmem ve de önemsemem. Ama Efkan Ala başka, bu devletin iç güvenliği ve bu milletin huzuru ona teslim edilmiş. O önemli, onu ciddiye almak zorundayım. Söyledikleri beklenilmez olmasa da devletin bu konudaki en yetkili birkaç isminden birisinin bunu bu şekilde itiraf etmesi acı ve düşündürücü.
Bu sürecin buraya varacağı daha Beşir Atalay’ın eski tüfek solcular ve sonradan olma demokratlarla görüştükten sonra içi boş bir çantayla çıktığı yolculuğa ilk adımını attığında belliydi. Biraz basiret sahibi olan herkes, bunu görebilirdi. Habur rezaleti uykudan uyanmak için en önemli alarm ziliydi; ne yazık ki o da yeterli olmadı.
Aynı haberde bir başka yetkilinin, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın “Süreç biterse HDP de Öcalan da AK Parti olarak biz de bunun altında kalırız dediği öne sürülüyor. Eğer doğruysa bu da bir başka felaket. Ülkenin bölünme tehdidiyle karşı karşıya olduğu ve bölücülerin her geçen gün biraz daha mesafe kaydettiği, ”PKK’nın bölgede alan hakimiyetini eline geçirdiği(!)” bir dönemde parti endişesini dile getirmesi “AK Parti’nin vicdanı” olduğu söylenen Sayın Arınç’a yakışmıyor.