Her Müslüman gibi ben de ilahi mesajların ölümsüzlüğüne ve doğruluğuna inanırım.
Yanlış, (haşa) ilahi mesajda değil o mesajı yaşamayanda ve uygulamayandadır.
İnsanoğlu ilahi mesaja, inanmaksızın gereken uygulamayı yapsa da mutlu olur.
Merhum Akif Birinci Dünya Savaşı sırasında Almanya' ya gidip dönüşünde kendisine; ' Üstad, Avrupalıların hali nicedir, nasıldır?' sorusuna, 'Halleri dinimiz gibi, halimiz dinleri gibi' demiştir.
Son iki yazımızı evrensel ilahi mesajın(Nisa, 58. Ayet) evrensel izdüşümleri çerçevesinde yazdık.
Bugünkü yazımızda göreceğimiz gibi bu ayeti kerimenin öğütlediği yönetim gerçeklerine insanlık henüz ulaşamamıştır.
Her şeyden önce bir sistemin ya da devletin yaşama şansının yönetici kadrolarının liyakatine ve sistemin adaletine bağlı olduğuna işaret etmiştik. Burada liyakat ve adaletten söz edilirken dinden söz edilmemiştir. Çünkü, ' bir ülke küfürle ayakta durur fakat, zulümle asla' denilmiştir. Ve Mescide de imam –müezzin seçmiyoruz.
Nitekim Bakara Suresi'nin 58.ayeti kerimesinin iniş nedenlerinden birisi de yöneticilerin liyakatine ve adaletine dikkat çekmesidir.
Mekke'nin fetih günüdür. Kabe'de putlar devrilmiş, madden ve manen TEVHİD egemen olmuştu.
Peygamberimiz(sav) fetih ordusunun ve tüm Müslümanların tartışmasız dini ve siyasi lideri ile devlet başkanıdır.
Kabe'nin miftahdarı (anahtarcısı) Osman ibni Talha ibni Abdüddar olup henüz Müslüman olmamıştır. Kabe'nin kapısını kilitlemiş ve anahtarı Allah'ın Rasulüne vermekten kaçınmıştır. Gerekçesini açıklarken de, 'Allah'ın elçisi olduğunu bilseydim anahtarı vermekten kaçınmazdım' demiştir.
Bunun üzerine Hz. Ali(r.a), Osman'ı tutarak kolunu bükmüş ve anahtarı alarak Kabe'nin kapısını açmıştı. İçeri giren Peygamberimiz(sav) iki rekat namaz kılarak dışarı çıktığında amcası Hz. Abbas(r.a) anahtarın kendisine verilmesini ve eskiden uhdesinde bulunan sikayeti zemzem ile birlikte Sedanet (anahtarcılığın) görevinin birleştirilerek kendisine verilmesini istemiştir.
Bunun üzerine bu ayeti kerime(Nisa,58) nazil(inince) Peygamberimiz (sav) Hz. Ali'ye(r.a) anahtarların Osman'a verilmesini ve kendisinden özür dilemesini emretti. Hz. Ali(r.a) de anahtarları Osman'a götürüp teslim etti ve özür diledikten sonra onun hakkında inen ayeti kerimeyi okudu. Bunun üzerine Osman Kelime-i şehadet getirerek Müslüman oldu.
İşte İslam'ın yönetme anlayışı budur.
Yöneticide liyakat ve adalet. BUNLARIN OLMADIĞI YERDE HİÇBİR ŞEY OLMAZ, OLMAMIŞTIR , OLAMAYACAKTIR. Müslümanlar işe buradan başlamalıdırlar. İŞTE KABE'NİN KALBİNDEN(tam içinden, özel bölümden) yüce Allah2ın çağdaş yöneticilere seslenişi budur: YÖNETİMDE EHLİYET VE ADALET… Selam ve sevgi ile…[email protected]