Mağlubiyet güzel değildir ama güzelleştirmek ya da tam tersi daha da çirkinleştirmek elinizdedir.Bütün şartların sizin tarafınızdan belirlendiği ve kazanmanıza kesin bir gözle baktığınız bir seçimi kaybetmek acıdır. Ama sonucu kabullenmekten ve bileğini bükemediğiniz rakibinizin elini havaya kaldırmaktan başka yapacak bir şeyiniz yoktur. Bunun dışına başvuracağınız her yol mağlubiyetinizi çirkinleştirir, yaranızı derinleştirir ve acınızı artırır.
Sandığın sonuçlarına yargıda itiraz etmek ya da Ankarada pranga vurmaya kalkmak, kimseye bir şey kazandırmaz. Kendi yazdığınız ya da yazdırdığınız çakma delegelerin ağırlıkta olduğu söylenen bir seçim sonrası, delegelerin bir kısmına itiraz ediyorsanız siz yargıda kazansanız bile vicdanlarda kaybedersiniz. Eğer o delegelerin yasallığında bir şaibe varsa bu şaibenin vebali size aittir, faturasını ödemek de size düşer. Listenin yasal olmadığını öne sürmek ben yasal liste hazırlamadım demektir ki bu hukuken suç olmasa bile ahlaken ağır bir suçtur.
Partilinin iradesine Ankarada pranga vurmaya kalkışmak ise çok daha vahim bir girişimdir. Hem ahlaki değildir hem de akli değildir. Böyle bir girişim ne tavanda kabul görür ne de tabanda. Olan beyhude çekilen küreğe, boş harcanan enerjiye ve kaybedilen zamana olur.Mağlubiyeti güzelleştirmenin yolu dürüstçe ve yiğitçe kabullenmekten geçtiği gibi zaman içinde galibiyete çevirmenin yolu da buradan geçer. Daha çok çalışarak, daha sıcak, daha samimi ve daha dürüst ilişkiler kurarak, birilerine sadakat söyleminin kısırlığında davaya hakimiyet ve dava için ölümüne mücadele safhasına geçerek, bir sonraki ya da daha sonraki seçimlerde hizmet bayrağını yakalamak; daima mümkündür. Yorucudur ama onurludur. Maksat koltuk kapmak değil de hizmetse, yorulmaya değer.
Herkese açık salonlarda kaybedilen seçimi kapalı kapılar ardında kazanmaya kalkmak ters teper. Daha önce desteklemiş olanlar bile tezgah kokusu aldıkları andan itibaren karşıya geçerler ve mağlubiyet hezimete dönüşür. Aklı olanlar, mağlubiyetlerini çirkinleştirmez.