Türkiye'de yeni sistemde en yetkili makamın Cumhurbaşkanlığı makamı olduğunu hepimiz biliyor ve öyle kabul ediyoruz. Her fırsatta sözlü ve dosya ekinde bakanlara, milletvekillerine, Sayın Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan'a bizzat Türkiye Muharip Gaziler Derneği yöneticileri ve Kıbrıs gazileri tarafından hem başkentte hem de başka illerde muharip gazilerin şeref aylığı eşitsizliği aktarılmış ve eşitlenmesi yönünde talepte bulunulmuşsa da bu sorun yetkili makamlar tarafından adil bir şekilde henüz çözülmemiştir. Bu durum Kıbrıs ve Kore gazilerini rahatsız etmekte, devletin eşitlik anlayışı sorgulanmaktadır. Çünkü aynı cephede savaşan, vatanı için canını aynı yerde siper eden kahraman gazilerimize şeref aylıkları eşit ödenmemektedir. Sosyal güvenceli, sosyal güvencesiz ayrımı yapılmaktadır.
Öyle ki bir muharip gazi bir yerden emekli, ya da bir yerde sigortalı çalışıyorsa devlet ona sosyal güvencesi olmayan gaziye ödediği şeref aylığının yarısını ödemektedir. Bu uygulamayı devlete yakıştırmak, eşit ve adaletli bulmak doğru değildir. Hiç kimse zenginliğine, fakirliğine, iş durumuna, malvarlığına bakılarak askere alınmaz. Düşmanlarımız da savaşırken askerlerimize zengin fakir ayrımı yapmadan kurşun yağdırmakta ve bomba atmaktadır. Askerlik şartları kişilerin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın eşit uygulanırken, neden gazilerimizin maaşları arasında yarı yarıya farklılık yaratılmaktadır? Aslında bu konu yeni bir konu, bu talep ise Muharip Gazilerin yeni bir talebi değildir. Her geçen gün sayıları yaşlılığa bağlı çeşitli hastalıklar nedeniyle hızla azalan Kıbrıs gazilerinin birçoğu bu taleplerinin yerine getirildiğini göremeden hayata gözlerini yummaya devam ederken, yetkili makamlardan muharip gazilerin şeref aylıklarını neden eşitlemediklerini elbette sormaya devam ediyorlar. Eğer Gazi Mustafa Kemal Atatürk yaşıyor olsaydı maalesef bugünkü sistem ona da sosyal güvencen var diyerek yarım maaş verecekti. Bu durumu, bir oldubitti olarak dayatanlar olduğunu düşünüyorum. Kimse kimseye babasının parasını vermiyor. Burada yapılması gereken her şeyden önce muharip gazilerimizi sosyal güvencesi olan, olmayan ayrımına tabi tutmadan onlara eşit muamele yapmaktır. Gazilerimize minnettar olduğumuzu her fırsatta üstüne basa basa söylerken gazilerimizin maaşlarını eşitlememek için hareketsiz kalanlar yastığa başlarını koyduklarında rahat uyuyabilmekte midir? Muharip gaziler arasındaki sosyal güvencesi olan olmayan ayrımı tamamen ilkel bir ayrımcılıktır.
Hiç şüphesiz devletimiz ve milletimiz şehitlerimizin yakınlarına gazilerimize ve yakınlarına maddi ve manevi anlamda her türlü desteği verebilecek güçtedir. Muharip gazilerin şeref aylığı eşitsizliğini de düzeltecek olan makamlar bu işi daha fazla buzdolabında bırakmadan çözüme kavuşturmalıdır. Gazilerimizin ve şehitlerimizin bağlı olduğu Bakan Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Sayın Zehra Zümrüt Selçuk hanımefendiye bu talep bizzat muharip gaziler tarafından defalarca iletildiği halde çözüm makamı hala beklemektedir. Bu konuda yetkili makamların söyleyecek bir sözü olmalıdır. Gazilerimize minnettarız demek kimsenin sorununu çözmüyor. Sayın Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk hanımefendiden kendilerine şeref aylığı bağlanan Kore ve Kıbrıs gazileri hayatta iken çözüm ve müjde bekliyorlar. O çok beklenen müjde bir başka bahara kalmaya devam etmesin istiyorlar.