Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, 81 ildeki öğretmenlerin eğitim ve öğretim alanındaki fikir, proje ve önerilerini, Bakanlığa iletebilmeleri için hayata geçirilen 'Bir Milyon Öğretmen Bir Milyon Fikir' projesini, 26 Eylül'de tanıtmıştı.
Bakanlık, "eğitim politikalarının karar ve yönetim süreçlerine dahil etmek; görüş, düşünce, öneri ve projelerini almak" için emekli öğretmenlerin de e-devlet üzerinden görüşlerini bakanlığa iletebilmelerini kararlaştırdı.
Güzel bir uygulama. Ama, bugüne değin benzeri uygulamalara öğretmenler pek itibar etmediler. Neden?.. Çünkü, "biz ne dersek diyelim, onlar bildiğini yapıyor" veya "iktidara ve bakanlığa egemen olan anlayışın dışına çıkamazlar..."düşüncesinin öğretmenler arasında hakim olduğu biliniyor. Bu nedenle, öğretmenler görüş bildirmeyi çoğu kez gerekli görmüyorlar. Artık, "Öğretmenler Kurulu'nda dahi konuşmuyorlar. Çünkü, o kurullar bile amirlerin, müdürlerin bilgilendirme, emir ve talimat verme alanlarına dönüşmüş durumda. Okullarda demokrasi yok...
Bugüne değin olan uygulamalar da gösteriyor ki ,işin asıl öznesi olan öğretmenlerin, eğitim sistemi ile ilgili karar alma süreçlerinde hiç söz hakkı kalmamış durumda. Bakanlık bu açığı gördüğü için mi "bakın onların da düşüncesine baş vuruyoruz ,kendi başımıza hareket etmiyoruz!.." diyebilmek için mi bu yolu seçmiş hep beraber göreceğiz.
Yoksa, "Dostlar alışverişte görsün", mantığı ile eğitimin sorunlarını çözmek mümkün olmayacaktır!
Bakanlık önce, eğitimi; çağdaş, bilimsel, laik ve demokratik ilkeler doğrultusunda yeniden yapılandırılacağı güvencesini vermeli tüm kamuoyuna. Ardından eğitim yönetimindeki ırkçı, gerici kadrolaşmaya son vereceğini, eğitimin tarikatlardan tamamen temizleneceğini, onlara bağlı kurumların kapatılması sözünü vermelidir. Çünkü, çağdaş ve bilimsel eğitimin önündeki en büyük engeller bunlardır.
Siz, bakanlık olarak bir adım atın, görelim... Öğretmenlerden yapıcı öneriler bekleniyorsa onlara bu konudaki samimiyetin de gösterilmesi gerekiyor...