"Keşke duymasaydım, görmeseydim ve de yazmasaydım' dediğimiz haberleri zaman zaman duyar, görürü ve üzülsek de hatta kahrolsak da yazarız. Halkımızla birlikte ilgililer de görsün, duysun ve bir an önce tedbir alsınlar diye yazarız.
Önceki gün Havza Organize Sanayi Bölgesini gezdim ve tam bir hüsrana uğradım. Dokuz yüz altmış beş dönümlük bir alan. Etrafı çitlerle gayet muntazam kapanmış ama kapısı yok; Nasrettin Hoca'nın türbesi misali. Yalnız bir farkla, onun kocaman kilidiyle kapısı var duvarı yok, bunun da çiti var kapısı da yok, bir güvenlik görevlisi de.
Elektrik direkleri dikilmiş tüm alana ve ta kilometrelerce uzaktan elektrik getirilmiş. Fakat elektrik yok; ana kablolar kesilmiş ve götürülmüş. Beş ayrı noktada beş trafo merkezi yapılmış betondan, kapıları da demirden. Öyle ya içinde milli servet var, korunması gerek.
Beş trafo da tahrip olmuş, kimilerinin kapıları kilitleri kırılarak açılmış, kimilerininki de yerinden sökülüp götürülmüş. İçerisi tam bir yağma ve tahribat alanı; parçalanmamış, kırılmamış, parçaları alınmamış trafo yok.
Kablolar kesilmiş, elektronik cihazlar sökülmüş, yetinilmemiş atık su boruları bile tahrip edilmiş. Yol boyunda ilginç bir olay; kanalizasyon sisteminin demir kapakları sökülüp bir kenara bırakılmış. Sanki taşımak için gelecek motorize ekip bekleniyor!
Büyük bir alan, daha da büyümeye uygun; on bin dönüme kadar çıkabilecek. Resmi açıklamalara göre iki yatırımcıya arsa tahsisi yapılmış. Henüz ortada bir yatırım da yok. Sadece küçük bir duvar ve zemin düzenlemesi görülüyor. Yatırımcı eli değmiş gibi! Söz konusu Organize Sanayi Sitesi'nde arsa tahsisleri yüzde sekseni bedava olarak yapılıyor.
Merakla gittim sandığımdan daha büyük bir tahribatla karşılaştım ve anlatılmaz bir hüzünle döndüm. Umarım ilgililer bir an önce harekete geçerler de milli servetin yağmasına dur derler.