n Soruyu saçma bulabilirsiniz; “özel idare mi kaldı ki, neler oluyor diye soruyorsun” diyebilirsiniz. Haklısınız; artık 30 büyükşehirde il özel idaresi yok. Tabelaları 30 Mart akşamı indirildi. Binalar, mülkleri, ekipmanları ve işçisi, memuru ve amiriyle tüm elemanları ve daha da önemlisi sorunlarıyla büyükşehir belediyelerine intikal ettirildi.
n
n
n
n Samsun da bu 30 ilden biri. Samsun İl Özel İdaresi çalışanları, yeni döneme pek de huzurlu adımlar atmıyor. Sorunlar 30 Mart’tan önce başladı. Samsun Büyükşehir Belediyesi’nin İl Özel İdaresi’ne egemenlik girişimleri daha seçimler yapılmadan önce başladı. Kamuoyuna yansıyan fakat üzerinde pek fazla durulmayan eylem Büyükşehir Belediye Başkanı ve AK Parti Adayı Yusuf Ziya Yılmaz’ın İl Özel İdaresi Hizmet Binası’nda işçi ve memurlarla propaganda toplantısı düzenlemesiydi. Kendi Fen İşleri Müdürlüğü elemanları ile toplantısını kamusal alan dışında (Sevgi Kafe) düzenleme hassasiyetini gösteren Sayın Yılmaz ne yazık ki aynı duyarlılığı İl Özel İdare elemanlarıyla yaptığı toplantıda göstermemişti.
n
n
n
n Sayın Yılmaz’ın söz konusu toplantıdaki konuşmaları da yadırganmayacak gibi değildi. Basına yansıdığı şekliyle Başkan Yılmaz, İl Özel İdaresi personelini çalışmamak, başka bir ifadeyle adeta “yan gelip yatmakla” suçlamış ve kelimesi kelimesine olmasa da mealen “yalancı cennetin 30 Mart’ta sona ereceğini” söylemişti.
n
n
n
n “Yalancı cennet” ithamı, ne kadar doğrudur bilemem ama yeni döneme ait “adaletsizlik” iddiaları o kadar ciddi. “Emekliye zorlamak” için söz gelişi “Bafralıyı Asarcık’a” ya da “Çarşambalıyı Vezirköprü’ye” tayin etmek iddiaları doğruysa hiç de hoş değil. Yetkiyi, insanları canından bezdirmek ve istifaya ya da en masumundan emekliye zorlamak için kullanmak; şekli hukuk açısından doğru gözükse de adında “adalet” kelimesi olan bir partinin dünya görüşüne uymaz.
n
n
n
n Bir de “işçileri atandıkları ilçede oturmaya mecbur tutmak” gibi hem akla hem insafa hem de yasalara aykırı bir mecburiyete zorlamak gibi bir uygulamadan bahsediliyor. Çıkarılan bir genelgenin varlığı dilden dile dolaşıyor. Umarım doğru değildir ama doğruysa bu daha da vahimdir. Aileleri parçalamak, insanların kurulu düzenini bozmak daha net bir ifadeyle “insanların ekmeğiyle oynamak” bugüne kadar kimseye fayda sağlamamıştır. Bundan sonra da sağlamaz.
n
n
n
n Bu söylentiler bir an önce yalanlanırsa en çok sevinen ben olacağım. Eğer bu söylentiler yalan değil de gerçekse ve bu yanlışlardan bir an önce dönülürse; o zaman da o mağdurların aileleri, çoluk çocukları ve tanıyanları kadar olmasa da onlara yakın ölçüde sevinen yine ben olacağım.
n