Benzer başlık ve konuda bir yazı daha yazmıştım. Çok hoşuma gittiği için gene yazacağım. İnşallah okurlarım bıkmaz..
Mimar ve hem de şehirci mimar olursan hayatın proje Olur. Gerçekten ben (mimarların çoğu için de geçerlidir) el ve kalemle konuşuyorum. Zaten projeci olanların bu tür bir alışkanlığı vardır. Mimar olmasa da en azından kalem elde en iyi konuşmasını yaparlar. Hatırlayınız rahmetli Turgut Özal'ı projeci başbakan olduğu için en zevkli anlattığı konu projeleri idi.
Hiç unutmam kendileri 12 Eylül döneminde kısa bir süre Başbakanlık Müsteşarlığı yapmıştı. Ben o tarihlerde Samsun Belediyesi Teknik İşler Başkan Yardımcısıyım görevim gereği devlet destekli büyük Samsun Projeleri için rahmetli başkanım Dr. Selahattin Erener'e ile birlikte Başbakan Bülend Ulusu 'ya gittik. Bizi Turgut Beye gönderdi. Çok iyi karşıladı. Tanıştık. Zaten ondan sonra rahmetli oluncaya kadar hiç ayrılmadık.
Ne mi istedik. Samsun susuz kalmak üzere idi. Hızlı nüfus artışı neticesinde doğacak içme suyu talebini acilen karşılamamız gerekiyordu. Zaten mesleğim, teknik bilgilerle hep mesleki konuştuk. Belki de rahmetli başkanım Selahattin Bey sıkılmıştı. Hemen peşinde; şehiri ve şehirin gelişeceği çevre alanları perişan eden dere ve yan derelerin ıslahı ile kent için yağmur suyu tahliye projesini yapılarak uygulamaya geçilmesine olan hayati ihtiyacımızı dile getirdim.
Rahmetli bazen kaşlarını çattı, bazen gamzesini belli ederek düşünür gibi oldu. ''Bak'' dedi, bir de kere şu hesap işine bakalım planlama kuruluna sunulmak üzere hemen maliyet ve olabilirlik raporu hazırlattırayım. DPT müsteşarını gidin. Uzmanlarla çalışın. Bu iki işi çok hızlı yapmamız gerekiyor demişti. Nitekim sözünde durarak bizleri memnun etmişti.
Ben bu temastan sonra Devlet Planlama Teşkilatında ki uzman ve meslektaşlarımın çalışma yöntemlerini yakından takip ederek ekonomik planlama disiplinine alıştım. Yapılacak projenin mali kaynağı var ise adı PROJE oluyor. Eğer mali kaynak yoksa adı, hayal, temenni, arzu, istek gibi sübjektif oluyor.
Şimdi cumhurbaşkanından muhtara kadar herkes proje açıkladı. Havada uçuşan vaatlerle benim gibi işin uzmanı olan seçmeni ikna edebildiklerini zannetmiyorum. Peki, ben nasıl karar vereceğim. Hepsinin projelerini inceledim. Kabaca maliyetlerini de öngörebiliyorum. Aciliyet ve ehemmiyet sırasına sokarak kararımı verdim.
Birincisi vaat ettikleri kapalı Pazar yerlerini gerçekleştirebilirler. Örnek de verdim. Modern Pazar yeri arazisi zamanında heder oldu. Kot farkından yararlanılarak, bölgemizin en iyi çalışan Pazar yeri yapılabilir. Otoparklar da yapılabilir. Böylece 500 metrelik yaya yürüme mesafesinde olan iskan bölgesi için yapımı yasal olarak zorunlu olan otopark projesi gerçekleştirilebilir. Çiftlik cadde avm için zorunlu olan 4 ayrı yerde kamulaştırma dahil otoparklar yapılabilir.
Kamulaştırma dedim, ama gaddarlık yapmak demedim, hani Gülsan Sanayi için 5 yıldır devam eden gaddarlık operasyonları henüz bitmedi.
Burada oraya geçeyim. Büyükşehir başkan adaylarından ikisi vatandaş tarafında Gülsan için net mesajlar verdi. Biri ise yarım ağız iyi niyet bildirdi. Topu biraz da Ankara'ya attı. Hizmet için kamulaştırma mutlaka gerekir. Fakat malı elinden zorla alınan vatandaşın memnun edilmesi şarttır. Vatandaş ile helalleşemeyeceksen vebal almamak gerekir. Tabii ki kurnaz ve uyumsuz hak sahibi vatandaşa da devletin tatlı sert yüzünü göstermek bazen gerekli olabilir.
Büyük cami karşısı minibüs kapalı yer altı garaj ve sevk-idare merkezi de faydalı projedir ve yapılabilir. Biraz Kıyı Kanunu hükümlerine terslik var ama çözümü de vardır.
Bütün adayların projeleri hepsi Samsun projesidir. Hepsi yapım projesidir
Ben hiçbir yıkım projesine tanık olmadım.
Hepsine başarılar dilerim. Hem takip edeceğimi ve hem de destek olacağımı, uzmanlık ve tecrübemi Samsuncu şehirci mimar olarak kullanacağımı bu yazımla beyan ederim.