Tam 96 yıl önce yüce Türk Milleti ve onun kahraman ordusu Türk Silahlı Kuvvetleri Dumlupınar'da büyük bir zafer kazandı. O büyük zaferin yıldönümünü bütün Türkiye'de kutladık. Elbette büyük bir coşku doluydu yüreğimiz. Zaferin coşkusuna ortak olmak için Samsun'da Bayram kutlamalarının yapıldığı Cumhuriyet meydanındaki törene katıldım.
Kurtuluş Savaşı'nın ilk kıvılcımları Atatürk'ün önderliğinde Samsun'da ateşlendi. O kutlu kıvılcım 96 yıl önce Dumlupınar'da Milli Mücadeleye altın tacı taktı. Bu yüzden 30 Ağustos Zafer Bayramı coşkusu Samsun için önemlidir. Samsun, zaferin coşkusunu en yüksek perdeden yaşamalı ve yaşatmalıdır. Bayramlar sadece resmi görevlilerin katılımı ve kutlamasıyla olmaz. O büyük bayram coşkusunu halkla birlikte yakalamalıyız. Halk o coşkunun kıyısında değil içinde olmalıdır. Halk o coşkunun içine çekilmelidir. Bayram kutlamaları halka duyurulmalı ve davet edilmelidir. Bunu yapmak çok zor değildir. Büyükşehir ve ilçe belediyeleri bayram kutlamalarında bunun için seferber olmalıdır. Halkın ulaşımı, sıcak havalarda soğuk su ihtiyacı mutlaka ücretsiz karşılanmalıdır. Ses düzeni daha canlı hale getirilmelidir. Elbette güvenlik önemli güvenlik olmadan olmaz. Güvenliğe gösterilen hassasiyet (çocukların bile aranması gibi ) halkı bayram kutlamalarından uzaklaştırmamalıdır. Atatürk'ün şehrinde bile yeni nesilleri bayramların içine çekemiyorsak, bir şeylerin eksik bırakıldığını düşünmeliyiz. Nerede bir şeyleri eksik bırakıyoruz ki bayram kutlamalarının yapıldığı meydanları dolduramıyoruz. Bayramlarda sol yanımız bu kadar boş kalmamalıdır.30 Ağustos Zafer Bayramında daha çok asker olması gerekirken adeta sembolik bir katılımla askerler geçiş yapıyor.30 Ağustos Zafer Bayramını Samsun'da ilk kez kutlamıyoruz eski bayramlar daha coşkulu daha kalabalık kutlanırdı. Törene katılan asker sayısı da bu kadar az değildi. Samsun'un nüfusu arttı, artmaya da devam ediyor. Buna rağmen 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlamalarına katılım gözle görülür şekilde azaldı. Samsun halkı askerini sever, ordusunu sever onun her zaman yanında olmak ister. Büyük bir gururla kutladığımız 30 Ağustos Zafer Bayramında gördüğüm bu eksiklik beni hem üzüyor, hem de düşündürüyor. Büyük zaferin ruhunu bu millete vermek zorundayız. O ruhu bu millete vermekten kaçınırsak, bunun vebali hepimizi altına alır. Düşman işgalini büyük bir zaferle taçlandıran kahraman ordumuza hepimizin vefa borcu var. O borcu ödemeye çalışmak adına 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlamalarına gönüllü katılmalıyız. En başta Samsun o kutlamalarda en önde olmalıdır. Bunun için ne gerekiyorsa, bir daha ki 30 Ağustos Zafer Bayramı gelmeden hemen şimdi yapılmalıdır.
En sevmediğim konuşma şekli keşke ile başlayan konuşmalardır. Keşke bende o sevmediğim konuşmayı yapmasam. Ama bende aynı konuşmayı yaptım. Samsun'da katıldığım 30 Ağustos Zafer bayramının eksik yanlarını keşke ile başlayan bir konuşmayla paylaştım. Bayram'ın içinde keşke halk olsaydı o coşkuyu daha çok hissetseydik dedim. İçinde yeterince asker ve halk olmadan 30 Ağustos Zafer Bayramlarını kutlamak hep bir yanımızı eksik bırakıyor. Bu göklerde uçan şehit ruhları bu yüzden bize üzgün bakıyor. Bayramlarda keşkelerden uzak: daha sesli, daha katılımlı, daha coşkulu olmak zorundayız. Samsun'a yakışan bayram coşkusudur.