1. YIL / 4 ŞEHİT ASTSUBAY / 4 GÜZEL İNSAN

ŞEHİT ASTSUBAY İSTİHKAM TEKNİSYEN KIDEMLİ ÜSTÇAVUŞ

İLHAN HAMLI 'yı VE BİRLİKTE ŞEHADET ŞERBETİ İÇİP HAKKA YÜRÜYEN ASTSUBAY

ARKADAŞLARINI UNUTMUYORUZ

18 NİSAN 1992 - 18 NİSAN 2018

26.YILDÖNÜMÜ

CENNET KOKAN 4 ŞEHİT ASTSUBAYIN ANISINA

PAMUK GEÇİDİ ŞEHİTLERİNİ UNUTMA, UNUTTURMA…

' Bu vatan toprağın kara bağrında

Sıra dağlar gibi duranlarındır.

Bir tarih boyunca onun uğrunda,

Kendini tarihe verenlerindir.'

Tam 26 yıl oldu. Gaflet ve ihanetin tavan yaptığı yıllardı. Bölücü teröristler yol kesiyor, köy basıyor sivilleri katlediyordu. Karakollara saldırıp askerlerimizi kalleşçe şehit ediyorlardı. Ne sosyal medya ne de cep telefonu vardı. Şehit haberlerini gazetelerden okuyor, sivil katliam görüntülerini TRT televizyonundan gösterdiği kadarıyla izliyorduk. Henüz çok kanallı televizyonlar yoktu. Özel televizyon kanalarına izin çıkmamıştı. Bu yüzden sadece Star televizyonu yurtdışından ulusal bazda korsan yayın yapıyordu.13 Mart 1992'de Erzincan'da meydana gelen depremin görüntülerini tek kanalımız olan TRT televizyonundan izledik. İster istemez Erzincan depreminin yaraları, acıları, kayıpları, hüzünleri canımızı acıtıyordu. Birçok insan canından ve malından olmuştu. Tüm ülkede matem havası vardı. Bütün bu acılar yaşanırken hainler Doğu ve Güneydoğu'da terör ateşi yakmış adeta korku imparatorluğu kurmak için her fırsatta vahşice katliamlar yapıyordu. Bir tarafta depremin kanayan yaralarını sarmak için canla başla görev yapan Mehmetçikler diğer tarafta ise Doğu ve Güneydoğuda bölge halkını terörden korumak için kendi canını siper yapan yine Mehmetçikler vardı… Merhum Süleyman Demirel Başbakan, Merhum Turgut Özal Cumhurbaşkanı idi. Başbakan Süleyman Demirel'e göre Türkiye'nin her yeri güvenliydi. Devletin giremediği toplu iğne başı kadar bile yer yoktu. Cumhurbaşkanı Turgut Özal ise PKK'lı teröristler için üç beş çapulcu diyordu. Maalesef o üç beş çapulcu diyerek görmezden gelinen hainler canımızı çok acıttılar. Çünkü o yıllarda tam anlamıyla TSK devreye sokulmadı. Operasyon için Ankara'dan izin çıkana kadar teröristler işlerini bitirip inlerine çoktan dönmüş oluyordu. Halk can korkusuyla gördüklerini inkar ediyordu. Oysa ki halk olup biteni çok net görüyordu. Doğu ve Güneydoğu'da gece yolculuk yapmak adeta imkansızdı. Yollar korku tüneli gibi olmuştu. İnsanlar kimliklerini saklıyordu. Can güvenliği nedeniyle asker,polis öğretmen ve diğer memurlar mesleki kimliklerini gizleyerek yolculuk yapıyordu. Bu zor süreç içinde teröristler yol kesme eylemini sadece geceleri değil, gündüzleri bile rahatlıkla yapıyordu. Bu durum seyahat halindeki sivil kıyafetli bir çok askerin ,bir çok polisin ,bir çok masum insanın şehit edilmesine neden oluyordu. Doğu ve Güneydoğunun yolları güvenli değildi. O üç beş çapulcu denilerek görmezden gelinen PKK'lı teröristler kanlı eylemleriyle ana yolları, devlet karayolunu kesip canımızı acıtıyordu. O yıllarda tayin olan askeri personel, tayin oldukları yere giderken toplu olarak konvoy eşliğinde götürülüyordu. 1992 yılının şartları Doğu ve Güneydoğu'da maalesef böyleydi.